Muhtarul Ehadis / Hadis Risalesi









مختارالأحاديث

( من كتب الأحاديث المعتبرة )





Muhtar

Hadisi şerifler






Derleyip Hazırlayan:

م٠هارون ابوانصار العينتابي


























































بسم الله الرحمن الرحيم



TAKDIM


إنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ وَنَسْتَغْفِرُهُ وَنَعُوذُ بِاَللَّهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِنَا وَمِنْ سَيِّئَاتِ
أَعْمَالِنَا مَنْ يَهْدِ اللَّهُ فَلَا مُضِلَّ لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَا هَادِيَ لَهُ ، وَأَشْهَدُ أَنْ لَا إلَهَ إلَّا اللَّهُ
* وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

* وَمَآ اَتَيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللهَ اِنَّ اللهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Allahu tealaya hamdu senadan,resulu ekreme (s.a.v) selatu selamdan sonra;
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Benden bir söz işitip onu belleyip başkalarına aktaranın Allah yüzünü ak etsin. Nice bilgili kimseler vardır ki, o bilgisini kendisinden daha bilgili birisine nakleder. (Tirmizi,Ibni Mace)

Adiyy b.Hâtim'den (r.a) Nebi'yi (s.a) şöyle derken işittim, dediği rivayet edilmiştir:"Yarım hurma ile de
olsa, cehennemden sakınınız". (Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir)

Allahın resulu (s.a.v) efendimizin bu müjde ve nasihatlarından gayrete gelerek bu küçük eseri hazırla- maya teşebbüs etdim.Talebelik zamanlarımdan beri not almak suretiyle topladığım bu hadisi şerifleri ezberlemek ve tekrar etmek için bir kaç not defterine kaydetmiştim.
Yaşadığım ortamın ahval ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak suretiyle yıllar önce özenle ve özel
olarak seçtiğim bu hadisi şerifleri,daha sonra birkaç yıldan beri birlikde ders yaptığımız değerli
muvahhid kardeşlerle ve diğer müslümanlarla paylaşmak kararına vardım.Rabbimden dua ve niyazım
bu küçük hizmetden mümin kardeşleriminde istifade etmeleri ve yine rabbimin ,onun rahmetine muh- tac olan ben kulunun bu küçük hizmetini kabul buyurmasıdır.Allahümme Amin.


Not:Hadisi şeriflerin gerek metin ve gerekse tercemelerinde bilgisayar ortamından istifade etdiğim için bazı hatalar olmuş ola bilir.Bir kısmının tercemesini hatalı olmaması için muteber hazır tercemelerden
aldım.Allahu teala dine hizmet eden tüm müminlerin say'u gayretlerini boşa çıkarmasın kendilerinden
kabul buyursun.Amin.


وما توفيقي إلا بالله عليه توكلت وهو رب العرش العظيم .

م٠هارون ابوانصار العينتابي
M.Harun ebu Ensar el-Ayıntabi
1421.hic/ 2000.mil/ Almanya




































بسم الله الرحمن الرحيم

1- IMAN VE ISLAM ( كتاب الإيمان والإسلام)


عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنِ النَّبِيِّ قَالَ ثَلاَثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلاَوَةَ اْلاِيمَانِ أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ

أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لاَ يُحِبُّهُ إِلاَّ لِلَّهِ وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِي الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ

يُقْذَفَ فِي النَّارِ * مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

1- Enes (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Üç şey vardır ki, kimde bulunursa imanın tadını bulur: Allah ve Rasûlünün, kendisine başkalarından daha sevimli olması, bir kimseyi sadece Allah için sevmesi, tekrar küfre dönmeyi tıpkı ateşe atıl­mayı istemediği gibi istememesidir, "buyurmuştur.
(Muttefakun aleyh)

عن أبي هريرة؛ قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
 "لا تدخلون الجنة حتى تؤمنوا. ولا تؤمنوا حتى تحابوا. أولا أدلكم على شيء إذا فعلتموه
تحاببتم؟ أفشوا السلام بينكم '' مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

2-Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.
- Muttefakun aleyh-

عَنْ اَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ قَالَ: لاَ يُؤْمِنُ اَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَِخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

3-Enes (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Sizden biriniz, kendisi için istediğini kardeşi için de
istemedikçe (tam bir şekilde) iman etmiş olmaz"buyurmuştur. ( Muttefakun aleyh )


عَنِ بْنِ عُمَرَ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَشْهَدُوا أَنْ لاَ إِلَهَ
إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ وَيُقِيمُوا الصَّلاَةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ فَإِذَا فَعَلُوا ذلِكَ عَصَمُوا مِنِّي دِمَاءَهُمْ
وَأَمْوَالَهُمْ إِلاَّ بِحَقِّ اْلاِسْلاَمِ وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللَّهِ * مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

4- İbn-i Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Ben insanlar Allah'tan başka ilâhın olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet edinceye, namaz kılıncaya, zekât verinceye kadar onlarla savaş etmekle emrolundum. Bunları yaptılar mı, kanlarını, mallarını bana karşı korumuş (emniyet altına almış) olurlar. İslâm'ın hakkı hâriç. Artık (samimi olup olmadıklarına dair) durumları Allah'a kalmıştır" ( Muttefakun aleyh )


عَنْ اَبِى عَبْدِ اللهِ طَارِقِ بْنِ اَشْيَمَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ يَقُولُ مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَكَفَرَ بِمَا
يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللَّهِ حَرُمَ مَالُهُ وَدَمُهُ وَحِسَابُهُ عَلَى اللَّهِ * مسلم

5- Târik el-Eşca'î (radıyallahu anh) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini haber verdi:"Kim Lailâhe illallah der ve Allah'tan başka mâbudları reddederse, Allah onun malını ve kanını haram kılar. (Samimî olup olmadığı) meselesi Allah'a aittir. ( Müslim )

عَنْ جَابِرٍ قَالَ: جَاءَ اَعْرَابِىٌّ اِلَى النَّبِيِّ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْمُوجِبَتَانِ؟ فَقَالَ مَنْ مَاتَ لاَ
يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا دَخَلَ الْجَنَّةَ وَمَنْ مَاتَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا دَخَلَ النَّارَ * مسلم

6-Câbir İbnu Abdillah el-Ensârî (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İki şey vardır gerekli kılıcıdır!" Bir zat:
- Ey Allah'ın Rasûlü! gerekli kılan bu iki şeyden maksad nedir? diye sordu: Hz. Peygamber (s.a.v):
"Kim Allah'a herhangi bir şeyi ortak kılmış olarak ölürse bu kimse ateşe girecektir. Kim de Allah'a
hiçbir şeyi ortak kılmadan ölürse o da cennete girecektir" cevabını verdi" [Imam Müslim )

عن أبي هريرة أنَّ رسولَ الله  قال: آيَةُ المُنَافِقِ ثَلاثٌ: إذا حَدَّثَ كَذَبَ، وَإذَا وَعَدَ أَخلَفَ، وَإذا اؤْتُمن
خَانَ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
7-Ebu Hureyrede ( r.a) rivayeten,resulu ekrem buyurduki:“ Münafıkın almeti üctür: Konustugu vakit
yalan söyler,söz verir sonrada verdigi sözünde durmaz,kendisine bir emanet verildiğinde ona ihanet
eder.“ (Muttefakun aleyh )

وعن جَريرِ بنِ عبدِ الله البَجَليِّ رضيَ الله عنهُ قال: كنا عِندَ النبيِّ ، فَنَظَرَ إلى القَمَرِ لَيْلَةَ البَدْرِ
فقال: إنَكُمْ سَتَرَوْنَ رَبّكُمْ كَما تَرَوْنَ هذا القَمَرَ، لا تُضَامُونَ في رُؤْيَتِهِ، مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
8- Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gece Resûlullah’ın yanında bulunuyorduk. On dördüncü gecesindeki aya baktıktan sonra şöyle buyurdu: “Şu ayı hiç bir sıkıntı çekmeden gördüğünüz gibi Rabbinizi de ayan beyan göreceksiniz.”
Buhârî, Mevâkîtü’s-salât 16,Tefsîru sûre (50), 2, Tevhîd 24; Müslim, Mesâcid 211. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 19; Tirmizî, Cennet 16; İbni Mâce, Mukaddime 13


وعنِ ابنِ عُمرَ رضيَ الله عنهمَا قالَ: قالَ رسولُ الله :  بُنِيَ الإسلامُ عَلى خَمْسٍ: شَهَادَةُ أَنْ لا
إلهَ إلاَّ الله، وَأَنَّ مُحَمَّداً رسولُ الله، وإقامِ الصَّلاةِ، وَإيتاءِ الزكاةِ، وَحَجِّ البَيْتِ، وَصَوْمِ رَمَضَانَ .

9-Abdullah İbnu Ömer İbni'l-Hattâb (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre:,

"Ben Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i işittim, şöyle buyurmuştu:
"İslâm beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kâbe'ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak" ( Muttefakun aleyh )

وعَنِ ابنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ الله عَنْهُ قالَ: قالَ رَسُولُ الله : سِبَابُ المُسْلِمِ فُسوق، وَقِتَالُهُ كُفْرٌ  .
مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
10-İbni Mes'ud şöyle demiş: Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Müslümana söğmek fisk'tir. Onunla çarpışmak ise küfürdür» buyur­dular. (Muttefakun aleyh )

وَعَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ ، أَنَّ رَسُولَ الله قَالَ: مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلاَحَ، فَلَيْسَ مِنَّا، وَمَنْ
غَشَّنَا، فَلَيْسَ مِنَّا . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
11-Ebû Hüreyre'den naklen rivayet edilmistirki, Resulüllâh (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Her kim bize karşı silâh taşırsa bizden değildir. Bizi aldatan da bizden değildir.» buyurmuşlar.
--( Muttefakun aleyhi)

عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ الله عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله :  إذا قَالَ الرَّجُلُ لأَخِيهِ: يَا كَافِرُ، فَقَدْ بَاءَ بِهَا
أَحَدُهُمَا، فَإنْ كَانَ كَمَا قَالَ وَإلاَّ رَجَعَتْ عَلَيْهِ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
12-İbni Ömer' (r.a): Resûlüllah (SaUallahü A leyhi ve Sellem):
«Her hangi bîr kimse din kardeşine; «ey kâfir,» derse bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne a'lâ! Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner.» buyurdular.(Muttefakun aleyhi)

عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ ذَاتَ يَوْمٍ إِذْ طَلَعَ عَلَيْنَا رَجُلٌ شَدِيدُ

بَيَاضِ الثِّيَابِ شَدِيدُ سَوَادِ الشَّعَرِ لاَ يُرَى عَلَيْهِ أَثَرُ السَّفَرِ وَلاَ يَعْرِفُهُ مِنَّا أَحَدٌ حَتَّى جَلَسَ إِلَى النَّبِيِّ

فَأَسْنَدَ رُكْبَتَيْهِ إِلَى رُكْبَتَيْهِ وَوَضَعَ كَفَّيْهِ عَلَى فَخِذَيْهِ وَقَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِي عَنِ اْلإِسْلاَمِ فَقَالَ

رَسُولُ اللَّهِ اَلإِسْلاَمُ أَنْ تَشْهَدَ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ وَتُقِيمَ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِيَ الزَّكَاةَ

وَتَصُومَ رَمَضَانَ وَتَحُجَّ الْبَيْتَ إِنِ اسْتَطَعْتَ إِلَيْهِ سَبِيلاً قَالَ صَدَقْتَ قَالَ فَعَجِبْنَا لَهُ يَسْأَلُهُ وَيُصَدِّقُهُ قَالَ

فَأَخْبِرْنِي عَنِ اْلإِيمَانِ قَالَ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ وَتُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ

وَشَرِّهِ قَالَ صَدَقْتَ قَالَ فَأَخْبِرْنِي عَنِ اْلإِحْسَانِ قَالَ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ

يَرَاكَ قَالَ فَأَخْبِرْنِي عَنِ السَّاعَةِ قَالَ مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ مِنَ السَّائِلِ قَالَ فَأَخْبِرْنِي عَنْ أَمَارَتِهَا

قَالَ أَنْ تَلِدَ اْلأَمَةُ رَبَّتَهَا وَأَنْ تَرَى الْحُفَاةَ الْعُرَاةَ الْعَالَةَ رِعَاءَ الشَّاءِ يَتَطَاوَلُونَ فِي الْبُنْيَانِ ثُمَّ انْطَلَقَ

فَلَبِثْتُ مَلِيًّا ثُمَّ قَالَ يَا عُمَرُ أَتَدْرِي مَنِ السَّائِلُ قُلْتُ اَللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ قَالَ فَإِنَّهُ جِبْرِيلُ أَتَاكُمْ

يُعَلِّمُكُمْ دِينَكُمْ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

13 - Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yoldan gelmiş bir hali olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber’in yanına sokuldu, önüne oturdu, dizlerini Peygamber’in dizlerine dayadı, ellerini (kendi) dizlerinin üstüne koydu ve:
- Ey Muhammed, bana İslâm’ı anlat! dedi.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- “İslâm, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resûlü olduğuna şehâdet  etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan orucunu (eksiksiz) tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdu. Adam:
- Doğru söyledin dedi. Onun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam:
- Şimdi de imanı anlat bana, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine iman etmendir” buyurdu.
Adam tekrar:- Doğru söyledin, diye tasdik etti ve:
- Peki ihsan nedir, onu da anlat, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- “İhsan, Allah’a onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdu. Adam yine:- Doğru söyledin dedi, sonra da:
- Kıyâmet ne zaman kopacak? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Kendisine soru yöneltilen, bu konuda sorandan daha bilgili değildir” cevabını verdi.
Adam:- O halde alâmetlerini  söyle, dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Annelerin, kendilerine câriye muamelesi yapacak çocuklar doğurması, yalın ayak, başı kabak, çıplak koyun çobanlarının, yüksek ve mükemmel binalarda birbirleriyle yarışmalarıdır ” buyurdu.
Adam, (sessizce) çekip gitti. Ben bir süre öylece kalakaldım. Daha sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:- “Ey Ömer, soru soran kişi kimdi, biliyor musun?” buyurdu. Ben:
- Allah ve Resûlü bilir, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
- “O Cebrâil’di, size dininizi öğretmeye geldi” buyurdu.
Müslim, Îmân 1, 5. Ayrıca bk. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbni Mâce, Mukaddime, 9

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ مِنْ حُسْنِ إِسْلاَمِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لاَ يَعْنِيهِ . ( البخاري والترمذي)
14- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimsenin lüzumsuz ve boş şeyleri terk etmesi iyi bir Müslüman oluşundandır .“buyurdu.(Tirmizi,Buhari )

عَنْ اَبِى مُوسَى اْلاَشْعَرِىِّ اَنَّ النَّبِىَّ قَالَ: اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (  Buhârî, Edeb 96;  Müslim, Birr 165. . Tirmizî

عن معاذٍ قالَ: قالَ رسوُلُ الله : مَنْ كَانَ آخِرَ كَلامِهِ لا إلهَ إلاَّ الله دَخَلَ الجَنَّةَ . الدارقطني
Allah resulu buyurduki: Kimin son sözü "Lailahe illallah" Olursa,cennete girer .

وَعَنْ أبي مُوسَى رَضِيَ الله عَنْهُ قَالَ: قُلْتُ: يا رسُولَ اللهِ أيُّ المُسْلِمِينَ أفْضَلُ ؟ قَالَ: مَنْ سَلِمَ المُسْلِمُونَ مِن لِسَانِهِ وَيَده . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

17- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
" (İyi) müslüman, dilinden ve elinden müslümanların emin olduğu kişidir. (Asıl) muhâcir de Allah'ın yasakladıklarını terkedendir."
Buhârî, Îmân 4, 5, Rikak 26; Müslim, Îmân 64-65. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 2; Tirmizî, Kıyâmet 52, Îmân 12; Nesâî, Îmân 8, 9, 1


عَنْ ابِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ يَقُولُ مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ
لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أَضْعَفُ اْلاِيمَانِ (مسلم

18- Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh, Resûlullah (s.a.v) i şöyle buyururken işittim dedi:
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”  .... ( Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17 )

عن أنس قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم:
لا يؤمن أحدكم حتى أكون أحب إليه من والده وولده والناس أجمعين ) مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ )
19- Enes (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.): "Sizden biriniz, ben kendisine babasından, çocuğundan ve tüm insanlardan daha se-vımlı olmadıkça (tam bir şekilde) iman etmiş olamaz"'buyurdu" demiştir . ( Muttefakun aleyh )

قال النبي صلى الله عليه وسلم: " الحياء من الإيمان " مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
20- İbni Ömer (r.a.): "Rasûlullah (s.a.v.), Ensardan bir kimsenin yanından geçti. Bu kimse utangaçlığı konusunda kardeşine birtakım öğütler veriyordu. Rasûiüllah (s.a.v.): "Onu kendi haline bırak. Şüphesiz utanma (haya) imandan kaynaklanır"buyurdu' demiştir. (Muttefakun aleyh)

عن أبي سعيد الخدري، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "يدخل الله أهل الجنة الجنة.
يدخل من يشاء برحمته. ويدخل أهل النار النار. ثم يقول: انظروا من وجدتم في قلبه مثقال حبة
من خردل من إيمان فأخرجوه.* البخاري

21- Ebu Said el-Hudri (r.a)resulu ekremin şöylede'digini işittim:“ Cennetlikler cennete ,cehennemliklerde cehenneme girdikten sonra,meleklere“cehenneme birdaha bakın kalbinde hardal tanesi kadarda olsa iman bulunanları oradan çıkarın“buyrulur. ( Buhari )

عن أبي هريرة؛ قال
قال رسول الله صلى الله عليه وسلم" إن الله عز وجل تجاوز لأمتي عما حدثت به أنفسها ما لم
تعمل أو تكلم به". مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
22- Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.): "Şüphesiz Al­lah, ümmetimin fiiliyata geçirmediği veya dile getirmediği sürece içlerinden geçen veya içlerine doğan kötü duyguları bağışlamıştır, "buyurmuştur . ( Muttefakun aleyhi )
عن المعرور بن سويد، قال :
 سمعت أبا ذر يحدث عن النبي صلى الله عليه وسلم؛ أنه قال: "أتاني جبريل عليه السلام.
فبشرني أنه من مات من أمتك لا يشرك بالله شيئا دخل الجنة. قلت: وإن زنى وإن سرق؟
  قال: وإن زنى وإن سرق " مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

23- Ebû Zer (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v.): "Rabb'imden gelen (Cibril) bana geldi ve: "Ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayarak ölen kimsenin cennete gireceğini" müjdeledi bildirdi" buyurdu. Ben de: "Zina etse de mi? hırsızlık yapsa da mı?" dedim. O da: "Zina etse de, hırsızlık yapsada "buyurdu." demiştir. ( Muttefakun aleyhi )
: عن أبي الزبير، عن جابر؛ أن رجلا سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال:

 أرأيت إذا صليت الصلوات المكتوبات وصمت رمضان. وأحللت الحلال وحرمت الحرام. ولم أزد
على ذلك شيئا. أأدخل الجنة؟ قال: "نعم" قال: والله! لا أزيد على ذلك شيئا. * رواه ومسلم

24- Ebu Zübeyr Câbir'den naklen rivayet etti ki:
Bir adam Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e sormuş. Ve:
— Ne buyurursun? Farz namazları kıldığım, Ramazanı tuttuğum, he­lâli helâl, haramı haram tanıdığım ve bunların üzerine hiç bir şey ziyâde etmediğim zaman ben cennete girer miyim? demiş. Peygamber
«Evet- buyurmuş. Adam:—„ Vallahi bunun üzerine hiç bir şey ziyade etmem., demis. ( Müslim )

عن أبي هريرة،
* عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: من كذب علي متعمدا فليتبوأ مقعده من النار

25- Ebu Hüreyre şöyle demiş:Resûlüllah (SallaUahü Aleyhi ve Seilem) :
«— Her kim benim üzerimden kasden yalan söylerse Cehennemideki yerine hazır olsun.» buyurdular.
--Muttefakun aleyh --

(صحيح) وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال إن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال من قال
لأخيه يا كافر فقد باء بها أحدهما مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
26- Peygamber  ((s.a.v)) :
«Bir adam din kardeşini tekfir ederse ikisinden biri o tekfir sebebiyle muhakkak (küfre) döner.»
buyurmuşlar. (Muttefakun aleyh.)

(صحيح ) وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من أتى عرافا
أو كاهنا فصدقه بما يقول فقد كفر بما أنزل على محمد* ابن ماجه
رواه أبو داود والترمذي والنسائي وابن ماجه وفي أسانيدهم كلام ذكرته في مختصر السنن والحاكم وقال صحيح على شرطهما

27- Ebu Hureyreden rivayeten,resullah (s.a.v) buyurduki:“ Her kim Arrafa veya bir kahine gider ve onun söylediklerini tasdiklerse,o kimse Muhammede (s.a.v)inen kitabı inkar etmistir.“
( Sahih, Ibni Mece,Ebu Davud,Hakim,Tirmizi ve Nese'i )

عن أبي سعيد الخدري أن النبي صلى الله عليه وسلم قال يخرج من النار من كان في قلبه
مثقال ذرة من الإيمان مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

28-Ebu Said el Hudri (r.a) dediki:Resulullah (s.a.v);“ Kalbinde zerre'i-miskal kadarda olsa iman olan
mutlaka cehennemden çıkarılacaktır.“ buyurdu. ( Muttafakun aleyh )


عن مالك بن أنس (فيما قرئ عليه)، عن أبي سهل، عن أبيه؛ أنه سمع طلحة بن عبيدالله يقول:
 جاء رجل إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم من أهل نجد. ثائر الرأس. نسمع دوي صوته ولا نفقه ما يقول. حتى دنا من رسول الله صلى الله عليه وسلم. فإذا هو يسأل عن الإسلام. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "خمس صلوات في اليوم والليلة" فقال: هل علي غيرهن؟ قال "لا. إلا أن تطوع. وصيام شهر رمضان" فقال: هل علي غيره؟ فقال "لا. إلا أن تطوع" وذكر له رسول الله صلى الله عليه وسلم الزكاة. فقال: هل علي غيرها؟ قال" لا. إلا أن تطوع" قال، فأدبر الرجل وهو يقول: والله! لا أزيد على هذا ولا أنقص منه. فقال رسول الله صلى الله عليه
وسلم "أفلح إن صدق " . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

29-Bize Kuteybeti'bnü Said b. Cemil b. Tarif b. Abdillâh es-Se-kafî, Mâlik b. Enes'den, ona da Ebû Süheyl [ tarafından babasından nak­len okunan bir hadisi rivayet etti. Ebû Süheyl'in babası, Talhatü'bnü Ubey-dillâh-ı şöyle derken işitmiş:
«Necd ahâlisinden saçı darmadağın bir adam Resûlüllah (s.a.v)'e geldi. Biz sesinin mırıltısını duyuyor; fakat ne söyledi­ğini anlayamıyorduk* Nihayet Resulüllah (s.a.v) e yaklaştı. Meğer islâmın ne olduğunu soruyormuş.Resûlüllah (s.a.v): «Gece ile gündüzde beş (vakit) namazdır» cevabını verdi. Adam:
«Bana bunlardan başka namaz var mı?» dedi. Resulüllah (S.A.V.):
«Hayır! Ancak kendiliğinden kılarsan o başka. Bir de Ramazan ayının orucu.» buyurdu. Adam:
«Bana bundan başka oruç var mı?» diye sordu. Resulüllah (S.A.V.):
«Hayır Ancak kendiliğinden tutarsan o başka.»  buyurdu.
Resûlüllah (s.a.v) ona zekâtı da söyledi. Adam:
«Bana bundan başka zekât var mı?» diye sordu. Peygamber (S.A.V.):
«Hayır! Ancak kendiliğinden verirsen o başka.» buyurdular.Talha demiş ki:— Az sonra o zât:
Vallahi bundan ne ziyâde yaparım ne de noksan!»diyerek dönüp gitti. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v):
«Eğer doğru söyledi ise felaha erdi.» buyurdular. ( Muttefakun aleyh )(Ebu Davud,Nese'i)

عن ابن عباس رضي الله عنهما قال

قال رسول الله صلى الله عليه وسل : يا غلام ، احفظ الله يحفظك ، احفظ الله تجده تجاهك ،
ولا تسأل غير الله ولا تحلف إلا بالله ، جفت الأقلام وطويت الصحف ، فو الذي نفسي بيده لو أن
أهل السماء وأهل الأرض اجتمعوا على أن يضروك بغير ما كتب الله لك ما استطاعوا ، ولو أن أهل
السماء وأهل الأرض اجتمعوا على أن ينفعوك بغير ما كتب الله لك ما استطاعوا ذلك والترمذي

30- Abdullah İbni Abbas  radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre şöyle demiştir:
Bir gün Hz. Peygamber’in terkisinde bulunuyordum. Bana:
“Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim” dedi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.)  Tirmizî, Kıyâmet 59

عن عبد الله بن مسعود قال : حدثنا رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو الصادق المصدوق إن
خلق أحدكم يجمع في بطن أمه أربعين ليلة ، ثم يكون علقة مثل ذلك ، ثم يكون مضغة مثل ذلك
، ثم يبعث الله عز وجل إليه ملكاً . فيؤمر بأربع كلمات ، فيكتب عمله وأجله ورزقه وشقي أم
سعيد ، ثم ينفخ فيه الروح ، فإن أحدكم ليعمل بعمل أهل الجنة، حتى ما يكون بينه وبينها إلا
ذراع ، فيسبق عليه الكتاب فيعمل بعمل أهل النار، فيدخل النار ، وإن أحدكم ليعمل بعمل أهل
النار حتى ما يكون بينه وبينها إلا ذراع ، فيسبق عليه الكتاب ، فيعمل بعمل أهل الجنة فيدخلها
( رواه ومسلم - أبو داود والترمذي)
31- Abdullah ibni Mes'ud'dan: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ki sâdık ve masduk'dur__:
«Şüphesiz sizden birinizin teşekkülâtı annesinin karnında kırk günde toplanır. Sonra orada o kadar bir müddet de bir pıhtı olur. Sonra o kadar müddet de orada bir parça et hâline gelir. Sonra melek gönderilir ve ken­disine ruh üfürülür. Meleğe dört kelime emrolunur: Rızkını, ecelini, ame­lîni ve şakı yahut said olacağını yazması. Kendinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki : Sizden biriniz cennetliklerin yaptığını yapar, hattâ cennetle kendisi arasında bir arşından başka mesafe kalmaz, fakat kitab onu geçmiş bulunur da, cehennemliklerin yaptığını yapar ve cehenneme girer. Ve yine muhakkak ki, sizden biriniz cehennemliklerin yaptığını yapar, hattâ cehennemle kendisi arasında bir arşından fazla mesafe kalmaz. Fakat kitab onu geçmiş olur da, cennetliklerin yaptığını yapar ve cennete girer.» buyurdular. ( Muslim, Tirmizi, Ebu Davud )

عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : كل مولود يولد على الفطرة فأبواه
يهودانه ، وينصرانه ، قالوا : يارسول الله ، أرأيت من يموت وهو صغير ؟ قال : الله أعلم بما كانوا
عاملين * رواه ومسلم
32-Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (s.a.v) :
«Hiç bir doğan çocuk yoktur ki; fıtrat üzere doğmuş olmasın! Sonra annesi; babası onu yahûdileştirir, hiristiyanlaştırır ve müşrikleştirirler.» buyurdular. Bunun üzerine bir adam :
— Yâ resûlallah! Bundan evvel ölürse ne buyurursun? dedi.
«Allah onların ne yapacak olduklarını bilir.» buyurdular. ( Müslim )

عن عائشة قالت: من زعم أن رسول الله صلى الله عليه وسلم يخبر بما يكون في غد فقد
أعظم على الله الفرية؛ والله تعالى يقول: "قل لا يعلم من في السماوات والأرض الغيب إلا الله"
رواه ومسلم
33- Aişe (r.nha) dedi ki: Kim Muhammed'in yarın ne olacağını bildiğini iddia ediyor ise hiç şüphesiz yüce Allah'a karşı büyük bîr iftirada bulunmuş olur. Cünkü yüce Allah: "De ki; Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka kimse bilmez." diye buyurmaktadır. (Sahihi-Müslim )

عن طاوس؛ أنه قال :

  أدركت ناسا من أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم يقولون: كل شيء بقدر. قال
وسمعت عبدالله بن عمر يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "كل شيء بقدر.
* حتى العجز والكيس. أو الكيس والعجز".

34- Tâvus'dan naklen rivayeten,o dediki: Resulullahin (s.a.v) 'in as­habından bir takım insanlara yetiştimki:Herşey kaderledir,diyorlar.Abdullah b.Ömer'i de şunu söylerken dinledim:Resûlüllah (s.a.v):
«Her şey kaderledir. Acz ve iktidar yahut iktidar ve acz bile!» buyur­dular. ( Müslim-Buhari )

عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: فان أصابك شيء فلا تقل لو اني فعلت
كذا وكذا ولكن قل قدر الله وما شاء فعل فان اللو تفتح عمل الشيطان
35-Ebu Hureyreden rivayeten,resulu ekrem (s.a.v)" Sana bir musibet isabet ederse,sakın "keşke şöy-
le,şöyle yapsaydım böyle olmazdı"deme.Bilakis "Allahın tagdiri,o diledigini yapar"de.Zira keşke kelimesi şeytanın yolunu açar." buyurdu. (Müslim,Ibni Hibban )

عن عبدالله ابن عمررضى الله عنه٬قال علېه السلام:

ﻻېومن احدكم حتې ېكون هواه تبعالماجٮئت به '' رواه مسلم ''

36- Abdullah ibni Ömer (r.a)dan rivayeten,resulu ekrem (s.a.v) söyle buyurdu:
„Arzuları benim getirdiklerime tabi olmadıkca hiç biriniz gercek manada iman etmiş olamaz.“

( Müslim ) قال علېه السلام: الفتنة ناﺌمةلعن الله من ا ېقظها

37- Allah resulu ( s.a.v) buyurduki :“Fitne uyumakta'dır.Uyandırana Allah lanet etsin.“ ( Müslim )

عن ابن عمر رضى الله عنهما قال ٬قال علېه السلام

من تشبه بقوم فهو منهم '' ترمذى ''

39- Abdullah ibni Ömer (r.a)dan rivayeten,resulullah (s.a.v):
„ Kim bir kavbe benzerse (benziyorsa) oda onlardan'dır.“buyurdu. ( Tirmizi )

وقال علېه السلام٬ '' لېس منا من تشبه بغيرنا '' ترمذى
40-Yine resulu ekrem (s.a.v):“ Bizden başkasına benzeyen bizden değil'dir.“buyurdu. ( Tirmizi )

: عن ابن أبى لېلى ٬قال علېه السلام

ﻻ ېحل لمسلم أن ېروع مسلما '' أبوداود ''

41- Ibni ebi Leyla'dan rivayeten,resulu ekrem (s.a.v):
„ Hiçbir müslümana diger bir müslümanı korkutmak helal olmaz.“ buyurdu. ( Ebu Davud )

عَنْ اَبِى عَبْدِ اللهِ طَارِقِ بْنِ اَشْيَمَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ يَقُولُ مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَكَفَرَ بِمَا
يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللَّهِ حَرُمَ مَالُهُ وَدَمُهُ وَحِسَابُهُ عَلَى اللَّهِ * مسلم

42 - Târik el-Eşca'î (r.a) Resûlullah (s.a.v)'ın şöyle söylediğini haber verdi:"Kim Lailâhe illallah der ve Allah'tan başka mâbudları reddederse, Allah onun malını ve kanını haram kılar. (Samimî olup olmadığı) meselesi Allah'a aittir. ( Müslim )
2- ILIM VE EHEMMIYETI ( كتاب العلم )


وَعَنْ مُعَاوِيةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله : مَنْ يُرِدِ الله بِهِ خَيْراً يُفَقِّهْهُ في الدِّينِ
مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
1- Humeyd İbnu Abdirrahmân anlatıyor: "Hz. Muâviye (r.a)'ı işittim demişti ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim: "Allah kimin için hayır murad ederse onu dinde fakih kılar." [Buhârî, Farzu'l-Humus 7, İlm 13, İ'tîsâm 10; Müslim, İmâret 98, (1038), Zekât 98, 100, (1038); Tirmizî, İlm 1, (2647).]


وَعَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ رَسُولَ الله ، قَالَ: وَمَنْ سَلَكَ طَرِيقاً يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْماً، سَهَلَ
الله لَه بِهِ طَرِيقاً إلى الجَنَّةِ . مسلم
2-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim din ilmini tahsil için yola koyulur ve her sebebe başvurursa Allah Cennete varan yolu onun için kolaylaştırır.” (Müslim, Zikir: 17; Ebû Dâvûd, Salat: 27)

وَعَنْ أنسٍ، رَضِيَ الله عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله : مَنْ خَرَجَ في طَلَبِ العِلمِ، كَانَ في سَبِيلِ الله
حتى يَرجِعَ. مسلم
3-Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim dini ilimleri tahsil için yola koyulursa dönünceye kadar Allah yolunda cihâdda cihâd etmiş gibidir.”
(Tirmizî ve Müslim rivâyet etmiştir.)

وَعَنِ ابنِ مَسْعُودٍ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ الله، ، يَقُولُ: نَضَّرَ الله امْرَأً سَمعَ مِنَّا
شَيْئاً، فَبَلَّغَهُ كَما سَمِعَهُ، فَرُبَّ مُبَلِّغٍ أَوْعَى مِنْ سَامع الترمذي.
4-Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Benden bir söz işitip onu belleyip başkalarına aktaranın Allah yüzünü ak etsin. Nice bilgili kimseler vardır ki, o bilgisini kendisinden daha bilgili birisine nakleder. (Tirmizi,Ibni Mace )

وَعَنْ أبي هُرَيرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله، : مَنْ سُئِلَ عَنْ عِلْم فَكَتَمَهُ، أُلجِمَ
يَوْمَ القِيَامَةِ بِلِجَامٍ مِنْ نَار * الترمذي
5-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kime öğrendiği dini ilim sorulursa o da çeşitli sebeblerden dolayı o bilgisini gizlerse kıyamet günü o kimseye ateşten bir gem vurulacaktır.” (İbn Mâce, Tirmizi:ilim; Ebû Dâvûd: İlim: 17)

 وَعَنْ عبدِ الله بنِ عَمرِو بنِ العاصِ رَضِيَ الله عَنْهُمَا قالَ: سَمِعْتُ رسولَ الله يَقُولُ: إنَّ الله لاَ يَقْبضُ
العِلْمَ انْتِزاعاً يَنْتَزِعُهُ مِنَ النَّاسِ، وَلكِنْ يَقْبِضُ العِلْمَ بِقَبْضِ العُلَمَاءِ، حَتَّى إذا لَمْ يُبْق عالماً، اتَّخَذَ
النَّاسُ رُؤُوساً جُهَّالاً، فَسُئِلُوا، فَأَفْتَوا بغَيْرِ عِلْمٍ، فَضَلُوا وَأَضلُوا .مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

6-Abdullah b. Amr b. Âs'ı şöyle dedi: Resulullah ( s.a.v) buyurduki:
«Şüphesiz Allah ilmi insanlardan çekip alıvermez. Lâkin ilmi, ulemâyı almakla kaldırır. Nihayet hiç bir âlim bırakmadığı vakit, İnsanlar bir ta­kım cahilleri baş edinirler. Onlara sual sorulur, ilİmsiz fetva verirler; bu suretle hem saparlar, hem saptırırlar.» buyururken İşittim. (Muttefakun Aleyh )
وعنْ سَمُرَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ قالَ: قالَ: رَسُولُ الله : مَنْ حَدَّثَ عَنِّي بِحَدِيثٍ يَرَى أَنّهُ كَذِبٌ، فَهُوَ
أَحَدُ الكَاذِبِيْنَ . مسلم
7- Muğîre b. Şu’be (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim yalan olduğunu bildiği halde benden bir hadis anlatırsa iki yalancıdan biri kendisidir.” (Müslim, Mukaddime: 17; İbn Mâce, Mukaddime: 27,Tirmizi:ilim)

وَعَنْ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ رَضِيَ الله عَنْهُ أَنّهُ سَمعَ رَسُولَ الله يقُولُ:  إذَا حَكَمَ الْحَاكِمُ، فَاجْتَهَدَ، ثُمَّ
أَصابَ، فَلَهُ أَجْرَانِ، و إنْ حَكَمَ وَاجْتَهَدَ، فَأَخْطَأَ، فَلَهُ أَجْرٌ.  مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
8-Amr ibnu'1-Âs (R), Rasûlul-lah(S)'tan şöyle buyururken işitmiştir: "Bir hâkim hükmedeceği za­man ictihâd eder, yânî hakkı arayıp hükmeder de sonra bu hükümde isabet ederse, o hâkime iki ecir vardır (hakkı aramak ve isabet etmek sevâblari). Eğer hâkim hükmedeceği zaman hakkı ictihâd edip arar, fakat sonunda hatâ ederse, bu hâkime de bir ecir vardır (hakikati ara­ma sevabı vardır)" ( Muttefakun aleyh )
وعن عثمانَ بنِ عفانَ قالَ: قالَ رسولُ الله : خَيركُم مَنْ تَعَلَّمَ القُرْآنَ وَعَلَّمهُ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ  
9-Osman bin Affân (Radiyallahü anhuden rivayet edildiğine göre Resûlullah (S.a) şöyle buyurmuştur :
« Sizin en hayırlınız, Kur'an-ı öğrenen ve Öğreteniniz'dir.» Muttefakun aleyh )

(صحيح) وروي عن أنس بن مالك رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
طلب العلم فريضة على كل مسلم * رواه ابن ماجه وغيره
10-Enes bin Mâlik (r.a) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur :
«İlim ögrenmek her müslüman üzerine farzdır. Ehil olmayan in­sanların yanına ilim bırakan kimse, domuzların boynuna cevher, in­ci ve altın gerdanlık takan adama benzer.“ ( Ibni Mace )

صحيح) وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
من كذب علي متعمدا فليتبوأ مقعده من النار - مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

11-Ebu Hureyreden,dediki;Allah resulu (s.a.v)buyurduki:“,"Kim benim adıma bile bile bir yalan söylerse cehennemden yerini hazırlasın" (Muttefakun aleyh )
Buharı, ilim 38, cenâîz 33, menâkıb 5, enbiya 50, edeb 109; Müslim, iman 112, zühd 72; Ebû Dâvûd, eymân 1, ilim 4, edeb 152; Tirmizî, fiten 70,
عن عبادة بن الصامت قال قال أبي بن كعب قال رسول الله صلى الله عليه وسلم
أنزل القرآن على سبعة أحرف ابن حبان
12- Ubey bin kab (r.a)dediki,resulullah (s.a.v)söyle buyurdu:“ Kuran yedi harf üzere nazil olmustur.“
( Ibni Hibban /sahih )
عن أبي هريرة أن رسول صلى الله عليه وسلم قال: زينوا القرآن بأصواتكم ابن حبان
13-Ebu Hureyreden rivayeten,resulullah (s.a.v)buyurduki:“Kur'ani seslerinizle süsleyin.“ (Ibni Hibban )

عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم وقال مخلد قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من قال في القرآن بغير علم فليتبوأ مقعده من النار * النسائي

14-Ibni Abbas (r.a) dediki,resulullah (s.a.v) buyurduki:“Kim bilgisi olmadigi halde kuranin ayetleri hakkinda kendi kafasina göre konusursa cehennemdeki yerine hazirlansin.“ ( Nese'i )

عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال من قال في القرآن برأيه أو بما لا يعلم.
فليتبوأ مقعده من النار * النسائي
15- Yine Ibni Abbas(r.a)dan,resulullah (s.a.v):“ Kim kuran hakkında kendi hevasına göre bilgisizce konuşursa cehennemdeki yerine hazırlansın.“buyurdu. ( Nese'i )
قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
" إن القرآن أنزل على سبعة أحرف، فاقرؤوا منه ما تيسر " ابن حبان
16-Abdurrahman bin Abdulkari (r.a) dediki;Allah resulu (s.a.v)buyurduki:“Muhakkakki kur'an yedi
harf üzere nazil olmustur.Hangisi kolayiniza gelirse öylece okuyun.“ ( Ibni Hibban ) (Buhârî, Husumat: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17)

وعن أبي أمامة الباهلي رضي الله عنه قال سمعت رسول الله صلى عليه الله وسلم يقول
" اقرؤوا القرآن فإنه يأتي يوم القيامة شفيعا لأصحابه مسلم

17- Ebû Ümâme radıyallahu anh, ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” buyururken işittim, demiştir. ( Müslim, Müsâfirîn 252.. Ahmed İbni Hanbel, Müsned )

صحيح لغيره) وعن أبي ذر رضي الله عنه قال أوصاني خليلي صلى الله عليه وسلم
" أوصاني أن لا أخاف في الله لومة لائم وأوصاني أن أقول الحق وإن كان مرا
رواه ابن حبان في صحيحه)
18-Ebu Zer (r.a)“Bana dostum resulullah (s.a.v)nasihatda bulundu ve dediki:“Allah için olan işlerinde hiçbir kınayıcının kınamasından korkma,hakkı söyle velev acıda (zorda)olsa.“Ibni Hibban/sahihinde)

: صحيح) وعن عمران بن حصين رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

(إن أخوف ما أخاف عليكم بعدي كل منافق عليم اللسان )

(صحيح) ورواه أحمد من حديث عمر بن الخطاب

19-Imran bin Hattab'dan rivayeten,Allahresulu buyurduki.“Benden sonra sizin hakkınızda ençok korktugum şey diliyle alim olan münafıklar'dır.“ ( Ahmed ibni Hanbel/Müsned )

عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:
((إن أحق ما أخذتم عليه أجراً كتاب الله تعالى) (رواه البخاري)

20-Ibni Abbas (r.anhuma)dan rivayeten,resulullah (s.a.v)buyurduki:“ En hakketdiğiniz ücret Allahın
kitabından aldığınız ücret'dir. “ ( Imam Buhari )
عَنْ عَبْدُ اللّه بن عمرو، قَالَ:
قَالَ رَسُول اللّه صلى اللّه عليه وسلم: ((العلم ثلاثة. فما وراء ذلك فهو فضل. آية محكمة، أو
سنة قائمة، أو فريضة عادلة * رواه ابن ماجه
21-İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İlim üçtür. Bunlardan fazlası fazilettir. Muhkem âyet, kâim sünnet, âdil taksim." [Ebu Dâvud, Ferâiz 1, (2285); İbnu Mâce, Mukaddime 8, )
عَن ابْن عَبَاس؛ قَالَ.

قَالَ رَسُول اللّه صَلى اللّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ: ((فقيه واحد أشد عَلَى الشيطان من ألف عابد)).

22-İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bilerek bir işi yapan âlim bir kimseyi aldatmak binlerce Abidi aldatmaktan şeytana daha zordur.”
(İbn Mâce, Mukaddime: 17, Tirmizi:ilim:19)


وعن علي رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]حَدِّثُوا النَّاسَ بِمَا يَعْرِفُونَ أتُحِبُّونَ أنْ يُكَذَّبَ اللّهُ وَرَسُولُهُ[.
(رواه البخاري)
23-Hz. Ali (radıyallahu anh)  demiştir ki: "İnsanlara anlayacakları şeyleri anlatın. Allah ve Resulünün
tekzib edilmelerini ister misiniz?" [Buhârî, İlm 49.][






















3- TAHARET BÖLÜMÜ ( كتاب الطهارة )


حدثنا أبو هريرة عن محمد رسول الله صلى الله عليه وسلم. فذكر أحاديث منها: وقال رسول

الله صلى الله عليه وسلم "لا تقبل صلاة أحدكم، إذا أحدث، حتى يتوضأ ". مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

1-Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.): "Abdestini bozan bir kimsenin, abdest almadıkça namazı
kabul olmaz." buyurmuştur. (Muttefakun-aleyhi)

عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ وَأَبِي هُرَيْرَةَ وَعَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ قَالُوا : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ { وَيْلٌ لِلْأَعْقَابِ مِنْ النَّارِ } . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
2-Ebû Hureyre (r.a.)'da. Hz. Peygamber (s.a.v.), topuğunu yıkamamış bir kimse görmüş ve: "Vay o
topukların cehennemdeki haline" buyurmuştur. ( Muttefakun aleyhi)

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ : أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ { كَانَ إذَا دَخَلَ الْخَلَاءَ قَالَ :
اللَّهُمَّ إنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ } مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
3- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) tuvalete girmek istediğinde: “Allah’ım erkek ve dişi tüm şeytanlardan ve tüm pisliklerden sana sığınırım” derdi. (Buhârî, Vudu’: 9; Müslim,

عَنْ أَبِي أَيُّوبَ الْأَنْصَارِيِّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ { إذَا أَتَيْتُمْ
الْغَائِطَ ، فَلَا تَسْتَقْبِلُوا الْقِبْلَةَ بِغَائِطٍ وَلَا بَوْلٍ ، وَلَا تَسْتَدْبِرُوهَا ، وَلَكِنْ شَرِّقُوا أَوْ غَرِّبُوا } مُتَّفَقٌ
4- Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v,): "Sizden birisi abdest bozmaya gittiğinde kıbleye önünü dönmesin, arkasını da (dönmesin, kıbleyi sağına veya soluna alsın "buyurdu" demiştir .(Muttefakun aleyhi)


*(Abdullah b. Ömer (r.a.): "Birtakım insanlar: "Abdest bozmaya oturduğunda ne kıbleye ne de Beyt-i Makdis'e (Kudüs'e) dön!" diyorlar. Bir gün evimizin damına çıkmıştım, Rasûlüllah (s.a.v.)'i abdest bozmak için Beyt-i Makdis'e karşı dönmüş iki kerpiç üzerinde gördüm." demiştir. ) -Muttefakun aleyhi-

**Buradaki farklılığı şu şekilde açıklamışlardır. Beyt-i Makdis'e ve Kabe'ye dönük bir vaziyette abdest bozmanın yasaklanması açık arazide ve kıbleye karşı sütre olmayan yerlerdedir **

عَنْ حُذَيْفَةَ بْنِ الْيَمَانِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ { كُنْتُ مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَبَالَ ،
وَتَوَضَّأَ ، وَمَسَحَ عَلَى خُفَّيْهِ } مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

5-Hz.Huzeyfe bin Yeman(r.anh);Bir seferinde resullullah (s.a.v)ile beraberdik,hacetini
giderdikten sonra abdest aldi ve mestlerinin üzerine mesh etdi“demistir. (Muttefakun aleyhi)

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ { الْفِطْرَةُ
خَمْسٌ : الْخِتَانُ ، وَالِاسْتِحْدَادُ ، وَقَصُّ الشَّارِبِ ، وَتَقْلِيمُ الْأَظْفَارِ ، وَنَتْفُ الْإِبْطِ . } مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

6-Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v) Şöyle bu­yurmuştur; "Fıtrat beştir; Sünnet olmak, kasıkları traş etmek, koltuk altını traş etmek, bıyığı kısaltmak, tırnakları kesmek." ( Muttefakun aleyhi)

وعن عثمانَ بن عفانَ رضيَ الله عنهُ قالَ: قالَ رسولُ الله : مَنْ تَوَضَّأَ فَأَحْسَنَ الوُضُوءَ، خَرَجَت
خَطَايَاهُ مِنْ جَسَدِهِ حَتَّى تَخْرُجَ مِنْ تَحْتِ أَظفارِهِ .
7-Hz.Osman (r.a),resulullah(s.a.v):“«Her kim abdest alır da onu tertemiz yaparsa; vücudundan
günahları çıkar. Hattâ tırnaklarının altından bile» buyurdular,dedi. ( Müslim)

حدثنا علي بن حجر والحسن بن عرفة قالا حدثنا إسماعيل بن عياش عن موسى بن عقبة عن
نافع عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال لا تقرأ الحائض ولا الجنب شيئا من القرآن
رواه الترمذي
8-İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Cünüp ve hayızlı olan kimse Kur’ân’dan bir
şey okumasın” (İbn Mâce, Tahara: 105; Ebû Dâvûd, Tahara: 90; Muvatta,kur.15)

عن عائشة قالت قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا جاوز الختان الختان فقد وجب الغسل * مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
9- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sünnet yeri sünnet yerini
aşınca gusul yapmak gerekir.” (Buhârî, Gusül: 25; Müslim, Hayz: 27)

عن بلال قال رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يمسح على الخفين * مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
10- Hz.Bilal (r.a):“Ben resulu ekremi (s.a.v) mestlerinin üzerine mesh ederken gördüm.“demistir.
Muttefakun aleyhi -

عن زيد بن أرقم أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال من لم يأخذ من شاربه فليس منا
رواه الترمذي
11- Hz.Zeyd bin Erkam (r.anh): Resulu ekrem (s.a.v)“Bıyığını kısaltmayan bizden değil'dir.“dedi.
-- Tirmizi--
عَنْ أَبِي هُرَيْرَة؛

(( أَن رَسُول اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَمْ قَالَ: ((جعلت لي الأرض مسجدا وطهورا)).
12-Ebu Hureyre (r.a):Resulullah (s.a.v)“ Yeryüzü bana temiz ve mescid kılındı“buyurdu,dedi.

(صحيح) وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
( أكثر عذاب القبر من البول )
رواه أحمد وابن ماجه واللفظ له والحاكم وقال صحيح على شرط الشيخين

13-Ebu Hureyreden (r.a)dan rivayeten,resulullah (s.a)“Kabir azabının çoğu idrardan (bevl)dolayı'dır.“ . buyurdu. (Ahmed,Ibni Mace,Hakim/sahih dedi.)








4- NAMAZ BÖLÜMÜ ( كتاب الصلاة )


وعن جابرٍ رضيَ الله عنهُ قال: سمعتُ رسولَ الله يقولُ: إنَّ بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الشِّرْكِ وَالكُفْرِ تَرْكَالصَّلاةِ رواه مسلم
1-Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kul ile küfür arasında namazı terk etmek vardır.” (Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77)

وعن بُرَيْدَةَ رضيَ الله عنهُ عنِ النبيِّ قال: العَهْدُ الَّذي بَيْنَنَا وَبينَهُمُ الصَّلاةُ، فَمَنْ تَرَكَهَا فَقَدْ كَفَرَ.
الترمذي
2-Büreyde (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bizimle münafık, müşrik ve kafirler arasındaki fark namazdır. Kim onu terk ederse kafir olur.” (Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77)

وعن شقِيقِ بنِ عبدِ الله التابعيِّ المُتَّفَقِ عَلى جَلالَتِهِ رَحِمَه الله قال: كانَ أَصْحَابُ مُحَمَّد
لاَ يَرَوْنَ شَيْئاً مِنَ الأعْمَالِ تَرْكُهُ كُفْرٌ غَيْرَ الصَّلاةِ الترمذي
3-Tabiinden, Abdullah b. Şakîk el Ukaylî (r.a.) şöyle diyor: “Muhammed’in (s.a.v)ashabı namazdan başka amellerden hiçbirinin terk edilmesini küfür saymazlardı ancak namazın terk edilmesini küfür sayarlardı.” (Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77)

**Ek Hadisler: *Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “İman ile küfür
arasında namazı terk etmek vardır.” (Müslim, İman: 35)

A’meş (r.a.)’den aynı senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet ederek şöyle demiştir: “Kul ile küfür ve şirk arasında namazı terk etmek vardır.” (Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77)


وعن أبي هُريرةَ رضيَ الله عنهُ، أَنَّ رسولَ الله صَلى اللّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ قال:  الصَّلَوَاتُ الخَمْسُ،
" وَالجُمُعَةُ إلى الجُمُعَة، كفَّارَةٌ لِمَا بيْنَهُنَّ، مَا لم تُغشَ الكَبَائِرُ. . رواه مسلم
4- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Beş vakit namaz kendi aralarında, Cuma Cuma’ya kadar büyük günah işlenmedikçe diğer günahlara keffârettir.” (Müslim, Tahara: 5; İbn Mâce, İkametüs Salat: 79)

عن أبي قتادةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قالَ رسولُ الله : إذا دَخَلَ أَحَدُكُمُ المَسْجِدَ، فَلا يَجْلِسْ حَتَى
يُصَلِّيَ رَكْعَتَيْنِ . رواه البخاري ومسلم

5-Ebû Katâde es-Sülemî'den haber verdi ki, Rasûlullah (S): "Sizden bir kimse mescide girdiği va-
kitte oturmadan evvel (tahiyyetu'I-mescid olarak) iki rek'at namaz kılsın" buyurmuştur .
( Muttefakun aleyh )

وعن أبي سعيدٍ الخُدْرِيِّ، رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ رسولَ الله قَالَ: غُسْلُ يَوْمِ الجُمُعَةِ وَاجِبٌ
عَلى كُلِّ مُحْتَلِمٍ. رواه البخاري ومسلم
6--.......Ebû Saîd Hudrî'den: Rasûlullah (S): "Cuma günü yıkanması, her baliğ olan kimseye vâcibdir"
buyurmuştur ( Buhari ve Müslim )

:عن عبادة بن الصامت.

يبلغ به النبي صلى الله عليه وسلم " لا صلاة لمن لم يقرأ بفاتحة الكتاب" مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
7- Ubade b. Sâmit (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Fatihayı
okumayanın namazı yoktur” (Nesâî, İftitah: 24; Müslim, Salat: 11)

عن أبي هريرة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم
قال "إذا قمت إلى الصلاة فكبر. ثم اقرأ ما تيسر معك من القرآن مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
8-Ebu Hureyreden rivayeten,resulullah )s.a.v) buyurduki:“ Namaza duracaginda tekbir al ve sonra kurandan bildigin (kolay gelenlerden)oku..... ( Muttefakun aleyh )

: عن ابن عباس؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال

أن أسجد على سبعة أعظم. الجبهة (وأشار بيده على أنفه) واليدين والرجلين
وأطراف القدمين. ولا نكفت الثياب ولا الشعر ".
9-İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Yedi organ üzerine secde etmekle emrolundum, ayrıca namaz içerisinde saçımı ve elbisemi düzeltmemekle de emrolundum. Bu yedi organ alın, burun, iki el, iki diz ve iki ayaktır.” (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 54; Ebû Davud, Salat: 166)

حدثنا يحيى بن يحيى. أخبرنا بشر بن المفضل عن أبي مسلمة سعيد بن يزيد.
أكان رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي في النعلين؟ قال: نعم. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

10-Ebû Mesleme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik’e sordum; “Rasûlullah (s.a.v.) ayakkabıları ile namaz kılarmıydı?” “Evet” cevabını verdiler. (Nesâî, Kıble: 24; Dârimî, Salat: 103) ( Muttefakun aleyh )
عن أبي هريرة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال

"من أدرك ركعة من الصلاة مع الإمام، فقد أدرك الصلاة". مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
11-Ebu Hureyreden (r.a) rivayeten,resulullah (s.a.v) buyurduki:“Namazın ilk rekatında yetişen namaza
kavuşmuştur (idrak etmiştir). ( Muttefakun aleyh)

قالَ رسولُ الله (وصلوا كما رأيتموني أصلي، فإذا حضرت الصلاة، فليؤذن لكم أحدكم، وليؤمكم أكبركم .   البخاري
12-Malik bin Huveyris'den rivayeten,resulu ekrem buyurduki:“Beni nasıl kılarken gördüyseniz öylece namazınızı kılın,namaz vakti geldiğinde içinizden yaşlı olanınız size imamlık yapsın.“ ( Buhari /Ezan)

(صحيح لغيره) وعن أم فروة رضي الله عنها وكانت ممن بايع النبي صلى الله عليه وسلم قالت سئل النبي صلى الله عليه وسلم أي الأعمال أفضل قال الصلاة لأول وقتها
رواه أبو داود والترمذي

13-Ümmü Ferve (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir ki kendisi Peygamberimize biat edenlerdendir, dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.)’e soruldu: “Amellerin hangisi daha değerlidir.” “Vaktinin öncesinde kılınan
namazdır” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Salat: 9,Tirmizi;namaz)

: صحيح لغيره) وعن أبي قتادة رضي الله عنه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال
(من ترك الجمعة ثلاث مرات من غير ضرورة طبع الله على قلبه )
رواه أحمد بإسناد حسن والحاكم وقال صحيح الإسناد
14-Ebu Kattade'den rivayeten,resulu ekrem buyurduki:“Mazeretsiz üç cumayı terk eden kişinin kalbini
Allahu teala mühürler.“ ( Imam Ahmed ve Hakim )

عن أبي هريرة أن النبي صلى الله عليه وسلم نهى عن الصلاة بعد العصر حتى تغرب الشمس
" وعن الصلاة بعد الصبح حتى تطلع الشمس
“Rasûlullah (s.a.v.) sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar, yine ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar namaz kılmaktan bizi yasaklardı.” (Buhârî, Mevâkît: 31; Nesâî, Mevâkît:

. عن أنس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال من نسي صلاة فليصليها إذا ذكرها
16-Enes (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse namazını
unutarak geçirmiş ise onu hatırladığı an kılsın.” (Nesâî, Mevâkît: 53; İbn Mâce, Salat: 10)

قال أبو هريرة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال " لا صلاة إلا بقراءة " رواه مسلم
17-Ebu Hureyreden rivayeten,resulu ekrem(s.a.v)buyurduki:“Kıraatsız aslanamaz olmaz.“ ( Müslim )

أبا مسعود يقول: سَمِعْت رَسُول اللَّه صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يقول ((نزل جبريل فامنى، فصليت معه. ثُمَّ صليت معه. ثُمَّ صليت معه. ثُمَّ صليت معه)). يحسب بأصابعه خمس صلوات .
مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
18-Ebu Mesud'dan (r.a),o dediki“ben resulullahdan isittim:“Cebrail bana geldi ve bana imam
oldu,beraber namazkıldık,sonra tekra namaz kıldık,sonra tekrar namaz kıldık,sonra tekrar namaz
kıldık „ buyurdu ve parmaklarıyla bes vakit namaz saydı.( Muttefakun aleyh )

عن وائل بن حجر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يضع ركبتيه قبل يديه ويرفع يديه قبل
"ركبتيه إذا رفع " رواه مسلم
19-Vâil b. Hucr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i namaz kılarken gördüm secdeye giderken dizlerini ellerinden önce yere koyar ve ayağa kalkacağı zaman ellerini dizlerinden önce kaldırırdı.” (Müslim, Salat: 45; Nesâî, İftitah: 128)

İlim adamlarının çoğunluğu bu hadise göre amel ederler ve secdeye gider ken dizlerin ellerden önce konulması ayağa kalkarken de eller dizlerden önce kaldırılmalıdır demektedirler. Hemmâm b. Âsım bu hadisi rivâyet ederken sahabeyi atlıyarak yani Vâil b. Hucr’u söylemeksizin Rasûlullah (s.a.v.)’den rivâyet etmiş gibi bize aktarmıştır.

عن مصعب بن سعد عن سعد قال كنا نضع اليدين قبل الركبتين فأمرنا بالركبتين قبل اليدين
20-Mus'ab bin Sad'dan rivayeten,Sad (r.a)“Biz ellerimizi dizlerimizden önce yere koyardık,sonra
dizlerimizi ellerimizden önce yere koymakla emrolunduk.

عَن عمران بْن حصين؛

 - قَالَ: فسألت النَّبِي صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ عن الصلاة. فقال ((صل قائماً. فإن لم تستطع

فقاعداً. فإن لم تستطع، فعلى جنب)). البخاري
21-Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre,resulullah (s.a.v) namazdan soruldu ve resulullah
onlara:“ Namazı ayakta kıl,buna gücün yetmezse oturarak kıl,bunada gücün
yetmezse yan üstü yatarak kıl.“ buyurdu. ( Buhari ve digerleri)
عَن أَنَس بْن مَالِك؛

 - أن رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ خرج فرأى أتاساً يصلون قعوداً. فقال ((صلاة القاعد
على النصف من صلاة القائم)). ابن حبان
22- Enes bin Malik“Allah resulu (s.a.v)insanların bir kısmının oturarak namaz kıldıklarını
gördü ve :“Oturarak namaz kılana,ayakta kılanın yarısı kadar sevab vardır:“buyurdu.
( Ibni Hibban,Nesai,Ibni Mace )

:عن جابر بن عبد الله قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم
من صلى خلف إمام فقراءة الإمام قراءة له " ابن حبان"
23- Cabir bin Abdullah (r.a)dan rivayeten,resu ekrem :“Bir imam arkasında namaz kılan
kisi için,imamın kıraatı kendisi içinde kıraat'dır. ( Ibni Hibban )

***Ek hadisler.:*Rabi’ b. Sebre (r.a.), babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınıza yedi yaşına geldiklerinde namazı öğretin, on yaşlarına
geldiklerinde kılmazlar ise dövmek suretiyle namaz kılmalarını sağlayın.” (Dârimî, Salat: 141)

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İkindi namazının farzından önce dört rek’at kılan kimseye Allah rahmet etsin.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu: 8)( Hasen )






















5- ORUC ( SIYAM ) كتاب الصوم


وعنْ أَبي هُرَيْرَةَ،رضيَ الله عَنْهُ، عَنِ النَّبِيّ، قالَ: مَنْ صَامَ رَمَضواحْتِسَاباً، غُفِرَ لَهُ ما تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
1-Ebû Hureyre (r.a.): "Rasûiüllah (s.a.v.); "Kim, inanarak ve sevabım Allahtan bekleyerek Ramazan
orucunu tutarsa kendisinin geçmiş günahı bağışlanılır." buyurdu"demiştir. (Muttefakun aleyh)


وعنهُ: أَنَّ رسولَ الله صلى الله عليه وسلم قالَ: صُوْمُوا لِرُؤْيَتِهِ وَأَفْطِرُوا لِرُؤْيَتِهِ، فإن غَبِىَ عَليكم،
فَأَكْمِلُوا عِدَّةَ شَعْبَانَ ثَلاثينَ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

2-Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.), şöyle buyurdu demiştir: "Ayın görülmesiyle oruç
tutunuz, tekrar görülmesiyle oruca son veriniz, Eğer size bulutlu gelirse şaban ayının sayımını
otuza tamamlayınız . ( Muttefakun aleyh )

وعنهُ رضيَ الله عنهُ: أَنَّ رسولَ الله قالَ: إذَا جَاءَ رَمَضَانُ، فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجَنَّةِ، وَغُلِّقَت أَبْوابُ
النَّارِ، وصُفّدَتِ الشَّيَاطِينُ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
3-Ebû Hureyre (r.a.)'dan gelen bir başka rivayette ise: RasûlülSah (s.a.v.): "Ramazan ayı
girdiğinde semanın kapıları açılır cehennemin kapıları kilitlenir, şeytanlar da zincire vurulur.
"buyurmuştur. ( Muttefakun aleyh )

وعَنْ أبي سَعيدٍ الخُدْريِّ، رضيَ الله عنهُ، قالَ: قالَ رسولُ الله : مَا مِنْ عَبْدٍ يَصُومُ يَوماً في

سَبِيلِ الله إلاَّ بَاعَدَ الله بِذلكَ اليَومِ وَجْهَهُ عَنِ النّارِ سَبْعِينَ خَرِيفاً مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

4-Ebû Said el-Hudrî (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.)'i: "Kim Allah yolunda iken bir gün oruç
tutarsa, Allah onun yüzünü cehen­nemden yetmiş yıl uzak tutar, "diye buyururken." İşittim."
demiştir . ( Muttefakun aleyh )

عَنْ أنسٍ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قالَ رسولُ الله :  تَسَحَّرُوا، فإنَّ في السُّحُورِ بَرَكَةً . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
5-Enes b. Mâlik (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.v.): "Sahur yemeğiyiyiniz. Çünkü sahur yemeğinde
bereket vardır, "buyurdu" demiştir. ( Muttefakun aleyh )

عَنْ أَبي هُريرةَ رَضِيَ الله عَنْهُ، عَنِ النبيِّ ، قالَ: إذا نَسِيَ أَحَدُكمْ، فَأَكَلَ، أَوْ شَرِبَ، فَلْيُتِمَّ صَوْمَهُ،
فَإنَّمَا أَطْعَمَهُ الله وَسَقَاهُ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
6-Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v,): "Oruçlu unutarak yer-içerse orucunu
tamamlasın, çünkü ona Allah ye­dirip içirmiştir. "buyurmuştur . ( Muttefakun aleyh )

عنْ أبي قَتَادَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: سُئِلَ رسولُ الله ، عَنْ صَوْمِ يَوْمِ عَرَفَةَ؟ قالَ: يُكفَرُ السَّنَةَ
المَاضِيَةَ وَالبَاقِيَةَ * رواه مسلم

7- Ebû Katâde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem'e arefe günü tutulan orucun fazileti soruldu; o da:
"Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur" buyurdu.
Müslim, Sıyâm 196, 197. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce, Sıyâm  40
عَنْ أبي أيوبَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ رسولَ الله ، قَالَ: مَنْ صَامَ رَمَضَانَ، ثمَّ أَتبَعَهُ سِتًّاً مِنْ شَوَّالٍ
* كانَ كَصِيَامِ الدَّهْرِ
8-Ebû Eyyûb El-Ensari (Radtyallalıâ anh) haber verdi ki, Resûlüllah (s.a.v) :
«Her kim ramazan orucunu tutar da sonra Şevval'den altı günü eklerse bu bütün sene oruçlu gibi olur.» buyurmuşlar. ( Müslim )

عن ابن عُمَرَ، رَضِيَ الله عَنْهُمَا، قالَ: كانَ رسولُ الله، يَعْتكِفُ العَشْرَ الأَوَاخِرَ مِنْ رَمَضَانَ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
9- Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.), Ramazan ayının sonundaki on gecede
itikafa girerdi .“ ( Muttefakun aleyh )

وَعَنْهَا رَضِيَ الله عَنْهَا عَنِ النَّبِيِّ قَالَ:  مَنْ مَاتَ وَعَلَيْهِ صَوْمٌ، صَامَ عَنْهُ وَلِيُهُ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

10- Hz. Aişe (r.a.)'dan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in: "Kim, üze­rinde oruç borcu varken vefat ederse
onun yerine yakını oruçtutar, "buyurduğu rivayet edilmiştir.( Muttefakun aleyh)


عَنْ أبي هُريرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ رَسُولَ الله قَالَ: مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إيماناً وَاحْتِساباً غُفِر لَهُ مَا
تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ 

11-Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:"Kim ramazanın faziletine inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek terâvih namazını
kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır."
Buhârî, Îmân  37 ; Müslim, Müsâfirîn 173, 174. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Tirmizî, Savm 1; Nesâî, Kıyâmü'l-leyl 3, Savm 39, 40, Îmân 31, 32; İbni Mâce, İkâmet 173, Sıyâm 3, 39, 40

عن جابر بن عبدالله رضي الله عنه. قال:
كان رسول الله صلى الله عليه وسلم في سفره. فرأى رجلا قد اجتمع الناس عليه. وقد ضلل عليه. فقال: "ماله ؟" قالوا: رجل صائم. فقال رسول الله عليه وسلم: "ليس من البر أن تصوموا في السفر".
12-Câbir b. Abdullah (r.a.) anlatır: "Rasûlüllah (s.a.v.) bir yol­culukta üzeri gölgelenmiş bir adam ve
yanında kalabalık gördü: "Bu da nedir?"buyurdu. Onlar: "Oruç tutmuş..." dediler. Bunun üzerine:
"Yolculukta şekilde) oruç tutmak iyilik değildir, "buyurdu . (Muttefakun aleyh)

عن أبى سعيد الخدري رضي الله عنه  ؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم نهى عن صيام
* يومين : يوم الفطر ويوم النحر .
13-Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.), iki gün oruç tutmayı yasaklamıştır: Ramazan
bayramı günü ile kurban bayramı günü. ( Muttefakun aleyh )


عن عائشة رضي الله عنها. قالت: قال:
رسول الله صلى الله عليه وسلم. (قال ابن نمير)" التمسوا (وقال وكيع) تحروا ليلة القدر في
العشر الأواخر من رمضان". مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
14-Âişe (r.a.)'dan. Rasûlüliah (s.a.v.): "Kadir gecesini Ra-mazanın sonlarındaki on gecede arayınız" buyurmuştur. ( Muttefakun aleyh )

** عَنْ أَبي هُريرَةَ رضيَ اللَّه عَنْهُ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « أَفْضَلُ الصِّيَامِ

بعْدَ رَمضَانَ : شَهْرُ اللَّهِ المحرَّمُ ، وَأَفْضَلُ الصَّلاةِ بَعْد الفَرِيضَةِ : صَلاةُ اللَّيْلِ » رواه مسلمٌ

15- Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:"Ramazan orucu dışında en faziletli oruç, Allah'ın ayı muharremde tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır."
Müslim, Sıyâm 202, 203. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 56; Tirmizî, Mevâkît 207; Nesâî, Kıyâmü'l-leyl

وَعَنْ عبدِ اللَّهِ بنِ عَمْرِو بنِ العاصِ رَضي اللَّه عنهُما ، قالَ : قالَ رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « صوْمُ ثلاثَةِ أَيَّامٍ منْ كلِّ شَهرٍ صوْمُ الدهْرِ كُلِّهُ » . متفقٌ عليه .
16-. Abdullah İbni Amr İbni'l-Âs(rça)dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Her ay üç gün oruç tutmak, bütün seneyi oruçla geçirmek demektir."
Buhârî, Savm 59 ; Müslim, Sıyâm 197. Ayrıca bk. Nesâî, Sıyâm 78, 82

و قالَ: كانَ رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَتَحَرَّى صَوْمَ الاثْنَيْنِ وَالخَمِيسِ . رواه الترمذيُّ
حديثٌ حسنٌ .
17-. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem pazartesi ve perşembe günleri orucuna özen gösterirdi.
-Tirmizî, Savm 44. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd 60; Nesâî, Sıyâm 70; İbni Mâce, Sıyâm 42-



















6- HAC VE ZEKAT كتاب الحج / كتاب الزكاة


عن أبي هريرة

قالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ الله ، يقولُ: مَنْ حَجَّ، فَلَمْ يَرْفُثْ، وَلَمْ يَفسُقْ،رَجَعَ كَيَوْمَ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

1-Yine Ebû Hüreyre (r.a)dedi ki, ben Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurduğunu işittim:
"Kötü söz söylemeden ve büyük günah işlemeden hacceden kimse, annesinden doğduğu gündeki gibi günahsız olarak (evine) döner."
Buhârî, Hac 4, Muhsar 9, 10; Müslim, Hac 438. Ayrıca bk. Tirmizî, Hac 2; Nesâî, Hac 4; İbni Mâce, Menâsik 3

حسن صحيح) وعن أنس بن مالك رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم

مانع الزكاة يوم القيامة في النار رواه الطبراني

2-Enes bin Malik (r.a)rivayeten,resulu ekrem (s.a.v):“ Zekatı vermeyenler (mani olanlar)kiyamet günü
ateşte'dirler. (Tabarani/hasen-sahih )


وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ : لاَ تَجِبُ فِي مَالٍ زَكَاةٌ حَتَّى يَحُولَ
عَلَيْهِ الْحَوْلُ الإمام مالك

3- Malik,Nafi'den;Andullah ibni Ömer(r.a)in:“Üzerinden bir yıl gecmedikce malın zekatı yoktur“dedi
gini rivayet etdi. ( Muvatta-i Malik )

((من أراد الحج فليعجل)) بسند آخر رواه الحاكم. وقال: صحيح.ورواه أبو داود أيضاً.

4- îbn Abbas'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.); "Haccetmek isteyen kimse acele etsin" buyurdu
(Hakim,sahih'dedi,Ebu Davud:hac)

عن أبي هريرة. قال: خطبنا رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال
" أيها الناس ! قد فرض الله عليكم الحج فحجوا " فقال رجل: أكل عام ؟ يا رسول الله
* فسكت.حتى قالها ثلاثا.فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم" "لو قلت: نعم. لوجبت
.
5-Ebû Hüreyre şöyle demiş: «Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize hutbe okuyarak:
— Ey cemaat! Allah size haca farz kılmıştır. Binâenaleyh hacc edin! buyurdular. Bunun üzerine bir adam ayağa kalkarak:
— Her sene mi yâ Resûlallah? diye sordu. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) sükût buyurdu. Hattâ o zât sözünü üç defa tekrarladı. Nihayet:
Evet desem (her sene) vâcib olur. Siz de buna güç yetiremezsiniz „buyurdu . ( Müslim /Hasen)

(حسن لغيره) وعن أبي هريرة رضي الله عنه عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال
جهاد الكبير والضعيف والمرأة الحج والعمرة رواه النسائي بإسناد حسن
6- Ebu Hureyreden rivayeten,resulu ekrem (s.a.v)buyurduki:“Zayıfların,yaslıların vekadınların cihadı hac ve umre'dir.“ (Nesa'i/Hasen )
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ؛ أَنَّ الأَقْرَعَ بْنَ حًابِسٍ سَأَلَ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ: يَا رسُولَ اللهِ! الْحَجُّ
فِي كُلِّ سَنَةٍ، أَوْ مَرَّةً وَاحِدَةً؟ قَالَ ((بَلْ مَرَّةً وَاحِدَةً. فَمَنِ اسْتَطَاعَ، فَتَطَوَّعَ)) أبو داود

7-İbn Abbas (r.a.)dan rivayet edildiğine göre el-Akra' b. Habis Peygamber (s.a.)'e:
Ey Allah'ın Rasülü, hac (bize) her sene mi farzdır, yoksa (ömrümüzde) bir kerre mi? diye sormuş, (Peygamber (s.a.) de);"Yok, hayır. Bir keredir. Kim daha fazla yapacak olursa, o nafiledir." diye cevap vermiştir. ( Ebu Davud )






8- YEMİN VE NEZİR (ADAK) ( كتاب الأيمان والنذور )



عَنِ ابْنِ عُمَرَ، رَضِيَ الله عَنْهُمَا، عَنِ النَّبِيِّ، قَالَ:  إنَّ الله تَعَالى يَنْهَاكُمْ أَنْ تَحْلِفُوا بآبائِكُمْ ،
فَمَنْ كَانَ حَالِفاً، فَلْيَحْلِفْ بِاللهِ، أَوْ لِيَصْمُتْ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

1-İbni Ömer (r.a)'dan rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Şüphesiz ki Allah Teâlâ sizin babalarınızın adı ile yemin etmenizi yasakladı. Yemin etmek isteyen kimse Allah'ın adı ile yemin etsin veya sussun."
Buhârî, Eymân 4; Müslim, Eymân 3. Ayrıca bk. Buhârî, Edeb 74, Tevhîd 13; Ebû Dâvûd, Eymân 4; Tirmizî, Nüzûr 9; Nesâî, Eymân 4; İbni Mâce, Keffârât 2

وَعَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ الله عَنْهُمَا، أَّنهُ سَمعَ رَجُلاً يَقُولُ: لاَ وَالْكَعْبَةِ، قَالَ ابْنُ عُمَرَ: لاَ تَحْلِفْ بِغَيْرِ الله،
فَإنِّي سَمِعْتُ رَسُولُ الله، يَقُولُ:  مَنْ حَلَفَ بِغَيْرِ الله، فَقَدْ كَفَرَ أَوْ أَشْرَكَ الترمذي

2-İbni Ömer radıyallahu anhümâ, hayır, Kâbe hakkı için, diye yemin eden bir adamı işitmişti. Bunun
üzerine o, adama şöyle dedi:
Allah'tan başkasının adına yemin etme. Çünkü ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittim:"Allah'tan başkası adına yemin eden kimse küfre veya şirke düşmüş olur." Tirmizî,

وَعَنْ عَبْدِ الرَّحْمنِ بنِ سَمُرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله : لا تَحْلِفُوا بِالطَّوَاغِي، وَلا
بِآبَائِكُمْ رواه مسلم
3-Abdurrahman İbni Semüre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:"Putlara ve babalarınıza yemin etmeyiniz."
Müslim, Eymân 6. Ayrıca bk. Buhârî, Eymân 5; Nesâî, Eymân 10; İbni Mâce, Keffârât 2
عن أبي هريرة. قال :

  ( قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (اليمين على نية المستحلف) ( مسلم
4- Ebu Hureyreden (r.a)rivayeten,resulullah (s.a.v) buyurduki:“Yemin,yemin ettirenin niyyetine
göredir.“ ( Müslim )

صحيح) عن أبي هريرة رضي الله عنه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: ......
" إياكم والظن فإن الظن أكذب الحديث "

رواه مالك والبخاري ومسلم واللفظ له وهو أهم الروايات وأبو داود والترمذي

5- Ebu Hureyreden (r.a)rivayeten,resulullah (s.a.v) buyurduki:“Zandan sakınınız,zira zan sözün en yalan olanıdır.“ ( Buhari,Müslim,Malik,Ebu Davud,Tirmizi )

حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ : مَنْ قَالَ : وَاللَّهِ، ثُمَّ قَالَ
: إِنْ شَاءَ اللَّهُ، ثُمَّ لَمْ يَفْعَلِ الَّذِي حَلَفَ عَلَيْهِ، لَمْ يَحْنَثْ. الإمام مالك

6- Abdullah ibni Ömer (r.anhuma)den rivayeten,resulullah (s.a.v):“ Her kim yemin eder ve yeminin
den sonra inşaallah derse ve sonrada onu yerine getiremezse hanis olmaz(yeminini bozmuş olmaz.“
( Imami Malik/Muvatta )

عن عقبة بن عامر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: "كفارة النذر كفارة اليمين" . مسلم الترمذي

7- Ukbe bin Amir (r.a)den rivayeten,Allah resulu (s.a.v) buyurduki:“Nezir kefareti,yemin kefareti'dir.“
( Müslim,Tirmizi )

عن بن أبي مليكة قل أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال :
" البينة على المدعي واليمين على من أنكر " الترمذي
8-Ibni ebi Melike'den rivayeten,resulu ekrem :“Iddia edene beyyine,inkar edene ise yemin gerekir.“
buyurdu. ( Tirmizi )

 نهى النبي صلى الله عليه وسلم عن النذر وقال: (إنه لا يرد شيئاً، ولكنه يستخرج به من البخيل

9- İbni Ömer (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Adak, ne bir şeyi öne alır ne de geriye. Ancak
bununla cimrinin elinden bazı şeyler çıkar" buyur muştur. ( Muttefakun aleyh)


عن ابن عمر:أن عمر قال:
 ( يا رسول الله، إني نذرت في الجاهلية أن أعتكف ليلة في المسجد الحرام، قال: (أوف بنذرك
رواه البخاري
10-İbni Ömer (r.a.)'dan: "Ömer b. Hattab (r,a.) Hz. Peygamber (s,a.v.)"e: "Cahiliye döneminde Mescidi Haram'da bir gece itikafta bulun­mayı adamıştım...?" diye sordu. O da: "Adağını yerine getir''buyurdu. ( Muttefakun aleyh)
( كتاب الأشربة ) İÇECEKLER


عَنْ جابر رَضِيَ الله عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله: لا تَأْكُلُوا بِالشِّمَالِ، فَإنَّ الشَّيطَانَ يَأْكُلُ وَيَشْرَبُ بِشِمالِهِ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
1-Câbir'den, o da Resûlüllah (Sailallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi :
«Sol elle yemeyin; çünkü şeytan sol eliyle yer» buyurmuşlar. ( Muttefakun aleyh)

وعن ابن عباس  رَضِىَ اللهُ عَنْهُما قال: سَقَيْتُ النَّبيَّ مِنْ زَمزَمَ، فَشَرِبَ وَهُوَ قَائِمٌ *
مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
2- İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
„Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e zemzem verdim. Onu ayakta içti.“
(Buhârî, Hac 76, Eşribe 76; Müslim, Eşribe 117-119. Ayrıca bk. Nesâî, Menâsik 166; İbni Mâce, Eşribe 21)

وعن ابنِ عمر ما قال: كنَّا نَأْكُلُ عَلى عَهْدِ رسُولِ الله وَنَحْنُ نَمشي، ونَشْرَبُ ونَحْنُ قِيَامٌ الترمذي

3-İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:Biz Resûlullah (s.a.v)’in zamanında, yürürken bir şey yer, ayakta iken de su içerdik. (Tirmizî, Eşribe 12. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et`ime 25 )

وعن عمرو بن شعيب عن أبيهِ عن جدِّه قال: رَأَيتُ رسُولَ الله يَشْرَبُ قَائِماً وَقَاعِداً مسلم
4- Amr İbni Şuayb’ın babasından onun da dedesinden rivayet ettiğine göre, dedesi (Abdullah İbni Amr İbni Âs) şöyle dedi:„Ben Resûlullah(s.av) ayaktayken de otururken de su içtiğini gördüm.“
Tirmizî, Eşribe 12. Ayrıca bk. Nesâî, Sehv 100/ Müslim

وعن انسٍ عن النبيِّ : أَّنهُ نَهَى أنْ يَشْرَبَ الرَّجُلُ قَائِماً . . وفي رواية له: أنَ النبيَّ زَجَرَ عنِ
الشُّرْبِ قَائماً. مسلم
5-Enes (r.a)’ın rivayetine göre Resûl-i Ekrem (s.av) bir kimsenin ayakta su içmesini yasaklamıştır. (Müslim, Eşribe 113. Ayrıca bk. Tirmizî Eşribe 11)
عن أنسٍ أن رسول الله كانَ يتنَفَّسُ في الشَّرَابِ ثَلاثاً مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
6- Enes (r.a)’ın söylediğine göre, Resûlullah (s.a.v) suyu ve diğer meşrûbâtı üç nefeste içerdi.
Buhârî, Eşribe 26; Müslim, Eşribe 123. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Eşribe 19; Tirmizî, Eşribe, 13; İbni Mâce, Eşribe 18
عن عائشة. قالت :
  (سئل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن البتع؟ فقال: (كل شراب أسكر فهو حرام).
7-Hz. Aişe (r.a.): "Rasûlüliah (s.a.v.)'e bal şırasından yapılan ve Yemen halkının içmiş olduğu "Bif İçeceği" soruldu, Rasûlüllah (s.a.v.): "Sarhoşluk veren tüm içecekler, haramdır, "buyurdu." demiştir. ( Muttefakun aleyh )

عن ابن بريدة، عن أبيه

  (أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال ( كل مسكر حرام) ( مسلم
8-Saîd b. Ebî Bürde'den, o da babasından, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Muâz b. Cebel'le beni Peygamber (s.a.v) Yemen'e gönderdi. Ben :
— Yâ Resulallah! Bizim memlekette bir içki vardır, ona bira derler. Arpadan yapılır. Bir içki de vardır ki, ona bit' derler. Baldan olur, dedim. Bunun üzerine :
«Sarhoş eden her şey haramdır.» buyurdular. ( Müslim )

(صحيح) وعن معاوية رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من شرب الخمر
* فاجلدوه فإن عاد في الرابعة فاقتلوه
رواه الترمذي وأبو داود
9-Hz.Muaviye(r.a)en rivayeten,Resulullah(s.a.v):“ Içki içen kimseye sopa ile had uygulayın,buna ragmen vaz geçmezse dördüncü defasında öldürün.“buyurdu.(Tirmizi,Ebu Davud)

(صحيح لغيره) وعن قاص الأجناد بالقسطنطينية أنه حدث :

أن عمر بن الخطاب رضي الله عنه قال يا أيها الناس إني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم
يقول من كان يؤمن بالله واليوم الآخر فلا يقعدن على مائدة يدار عليها الخمر * رواه أحمد-

10-Hz.Ömer ibni Hattab (r.a)“Ey insanlar,ben resulullahın şöyle dediğini işittim:“ Allaha ve ahiret gü
nüne iman eden bir kimse ,üzerinde içki ikram edilen sofraya oturmasın.“ ( Imam Ahmed/Müsned )

















9- KUR'AN VE SÜNNETE ITTIBA ( كتاب الإعتصام بالكتاب والسنَّة. )


وَعَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ الله عَنْهَا قَالَتْ: قَالَ رَسُولُ الله :  مَن عَمِلَ عَمَلاً لَيْسَ عَلَيْهِ أَمْرُنَا فَهُوَ رَدّ
مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ.
1- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:“Kim bizim bu
dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey kabul edilmez.”
Müslim’in bir rivayeti şöyledir: “Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o merduttur, makbul değildir.” ( Buhârî, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17,18. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 2)

عَنْ اَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ قَالَ: دَعُونِى مَا تَرَكْتُكُمْ اِنَّمَا اَهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ كَثْرَةُ سُؤَالِهِمْ
وَاخْتِلاَفُهُمْ عَلَى اَنْبِيَائِهِمْ! فَاِذَا نَهَيْتُكُمْ عَنْ شَىْءٍ فَاجْتَنِبُوهُ، وَاِذَا اَمَرْتُكُمْ بِاَمْرٍ فَأْتُوا مِنْهُ مَااسْتَطَعْتُمْ
مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

2- Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  :
“Herhangi bir konuyu size emredip yasaklamadığım sürece, siz de beni kendi halime bırakınız. Sizden önceki ümmetleri çok sual sormaları ve peygamberlerine karşı münakaşaya dalmaları helâk etti. Size herhangi bir şeyi yasakladığım zaman ondan kesinlikle sakınınız, bir şeyi emrettiğimde de onu, gücünüz yettiği ölçüde yerine getiriniz.” buyurdu.
Buhârî, İ’tisâm 2; Müslim, Hac 412, Fezâil 130-131. Ayrıca bk. Tirmizî, İlim 17; Nesâî, Hac 1; İbni Mâce,)


عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ قَالَ كُلُّ أُمَّتِي يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ إِلاَّ مَنْ أَبَى قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَنْ

يَأْبَى قَالَ مَنْ أَطَاعَنِي دَخَلَ الْجَنَّةَ وَمَنْ عَصَانِي فَقَدْ أَبَى رواه البخاري

3- Ebû Hüreyre  radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah  sallallahu aleyhi ve sellem:
“İstemeyenler dışında, ümmetimin tamamı cennete girer” buyurdu. Bunun üzerine:
- Ey Allah’ın elçisi, cennete girmeyi kim istemez ki? denildi. Peygamber Efendimiz:
– “Bana itaat edenler cennete girer, bana karşı gelenler cenneti istememiş demektir” buyurdu.
- Buhârî, İ’tisâm 2 -

قال رسول الله صلى الله عليه وسلم .
" أوصيكم بتقوى الله والسمع والطاعة وإن تأمر عليكم عبد وإنه من يعش منكم فسيرى اختلافا
كثيرا فعليكم بسنتي وسنة الخلفاء الراشدين المهديين عضوا عليها بالنواجذ وإياكم ومحدثات
الأمور فإن كل بدعة ضلالة. „
رواه أبو داود والترمذي وابن ماجه وابن حبان في صحيحه وقال الترمذي حديث حسن صحيح

4- “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler
ürperdi, gözler yaşardı. Bizler:
Ey Allah’ın Resûlü! Bu öğüt, sanki ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor, bari bize bir tavsiyede bulun, dedik. Bunun üzerine:
– “Size, Allah’a çok saygı duymanızı, başınıza bir Habeşli köle bile emir olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra sağ kalıp uzunca bir hayat sürenler pek çok ihtilaflar görecekler. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, benim sünnetime ve doğru yolda olan Hulefâ-yi Râşidîn’in sünnetine sarılmanızdır. Bu sünnetlere sımsıkı sarılınız. Sonradan ortaya çıkarılmış bid’atlardan şiddetle kaçınınız. Çünkü her bid’at dalâlettir, sapıklıktır”  buyurdular.
Ebû Dâvûd, Sünnet 5; Tirmizi, İlim 16. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 6

(صحيح) وعن أنس رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
(من رغب عن سنتي فليس مني) مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ )

5- Hz.Enes (r.a)dan rivayeten,resulullah (s.av)söyle buyurdu:"Sünnetimden yüz çeviren benden
degil'dir." -- Muttefakun aleyh -

أخبرنا أبو يعلى قال حدثنا أبو خيثمة قال حدثنا أبو عامر العقدي قال حدثنا سليمان بن بلال عن

ربيعة بن أبي عبد الرحمن عن عبد الملك بن سعيد بن سويد عن أبي حميد وأبي أسيد أن

النبي صلى الله عليه وسلم قال إذا سمعتم الحديث عني تعرفه قلوبكم وتلين له أشعاركم

وأبشاركم وترون أنه منكم قريب فأنا أولاكم به وإذا سمعتم الحديث عني تنكره قلوبكم وتنفر

عنه أشعاركم وأبشاركم وترون أنه منكم بعيد فأنا أبعدكم منه أحمد بن حنبل

6-Ahmed ve Bezzâr, leyyin bir isnâdla tahrîc ettiler: "Size benden gelen, söylediğim veya söylemediğim hayırlı bir şey İntikal ederse, anlayın ki ben onu söylemişimdir. Size benden bir şer (kötü söz) nakledilirse anlayın ki. ben onu dememişimdir. Çünkü ben kötü bir şey söylemem." ( Ahmed,Bezzar )

عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ قَالَ : « تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ، لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَكْتُمْ بِهِمَا :
كِتَابَ اللَّهِ، وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ * الإمام مالك

7- Resulu ekrem (s.a.v) buyurduki:" Size iki sey (emir) bırakıyorum,onlara sarıldığınız müddetce asla delalete düşmezsiniz;Allahın kitabı ve benim sünnetlerim." ( Imam Malik/Muvatta )

وعن العرباض بن سارية رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم :

( إياكم والمحدثات فإن كل محدثة ضلالة)

رواه أبو داود والترمذي وابن ماجه وابن حبان في صحيحه وقال الترمذي حديث حسن صحيح

Allah resulu (s.a.v):Sonradan ortaya çıkarılmış bid’atlardan şiddetle kaçınınız. Çünkü her bid’at
dalâlettir, sapıklıktır” buyurdular. -Ebû Dâvûd, Sünnet 5; Tirmizi, İlim 16. Ayrıca bk. İbni Mâce,-

عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ؛ قَالَ:
  قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم، ((يَا أَيُّهَا النَّاسُ! إِيَّاكُمْ وَالْغُلُوَّ فِي الدِّينِ، فَإِنَّهُ أَهْلَكَ مَنْ

كَانَ قَبْلَكُمُ الْغُلُوَّ فِي الدِّينِ وابن ماجه
İbn-i Abbâs (Radtyallâhü anhütnâ)'dan; Şöyle demiştir:
Resûlullah (s.a.v):Ey insanlar!Dinde haddi aşmaktan teşdîd'den sakınınız.Çün­kü sizden öncekileri dinde aşırılık ve teşdid helak etti. ( Ibni Mace-Nese'i-Ahmed ibni Hanbel )
( عن أبي عبد الرحمن قال قال عبد الله; ( اتبعوا ولا تبتدعوا فقد كفيتم

Abdullah ibni Mesud (r.a) şöyle dedi;'' Size bildirilenlere uyun,yeni birşey (bid'at) çıkarmayın.Size yetecek kadar verilmiştir.'' Tebarani ve Darimi




10- CİHAD VE ŞEHADET كتاب الجهاد


 وعَنْ سهلِ بنِ حُنَيْفٍ، رَضِيَ الله عنهُ، أَنَّ رَسُولَ الله صلى الله عليه وسلم قالَ: مَنْ سَأَلَ الله
تَعَالى الشَّهَادَةَ بِصِدْقٍ، بَلَّغَهُ الله مَنَازِلَ الشُّهَدَاءِ، وَإنْ مَاتَ عَلى فِرَاشِهِ. رواه مسلم
1- Sehl b. Huneyf (r.a.)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim gerçekten içinden gelerek samimiyetle şehîd olmayı isterse; Allah o kimseyi yatağında ölse bile şehîdlerin derecesine ulaştırır.” (Nesâî, Cihâd: 36; Ebû Dâvûd, Cihâd: 40) Tirmizi


( عَنْ اَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ قَالَ: اَفْضَلُ الْجِهَادِ كَلِمَةُ عَدْلٍ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ. ( أبو داود

2-Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “En üstün cihâd zâlim olup haksızlık yapan devlet idarecisine gerçeği söylemektir.” (İbn Mâce, Fiten: 5-Tirmizi-Ebu Davud)


عَنْ عَبْدِاللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ سَأَلْتُ النَّبِيَّ أَيُّ الْعَمَلِ أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ قَالَ الصَّلاَةُ عَلَى وَقْتِهَا قُلْتُ
ثُمَّ أَيٌّ قَالَ بِرُّ الْوَالِدَيْنِ قُلْتُ ثُمَّ أَيٌّ قَالَ الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
3-Amr eş Şeybanî (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam İbn Mes’ûd’a “Hangi amel daha değerlidir” diye sordu. İbn Mes’ûd’da: Ben bunu Rasûlullah (s.a.v.)’e sordum o şöyle buyurdu: “Namazları vakitlerinde kılmak.” “Ey Allah’ın Rasûlü başka” dedim: “Ana babaya iyilik etmen” “Daha başka” dedim, “Allah yolunda cihad etmektir.” buyurdular. (Buhârî, Mevakît: 5; Nesâî, Mevakît: 51)


وَعَن أْبي ذَر، رضِيَ الله عنهُ، قَال: قُلْتُ: يا رَسُولَ الله أَيّ العَمَلِ أَفضَلُ ؟ قَالَ: الإيمَانُ بِالله، وَالجِهَادُ في سَبِيلِهِ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
4-Ebu Zer (r.a) dediki:“ Ben Allahin resulundan (s.a.v) amellerin en efdalini sordumda
bana cevaben;“ Allaha iman etmek ve onun yolunda cihad etmektir“buyurdu. ( Muttefakun aleyh )

وَعَنْ أنسٍ، رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ النَّبِيِّ، ، قالَ: مَا أَحَدٌ يَدْخُلُ الجَنَّةَ يُحِبُّ أَنْ يَرْجِعَ إلى الدُّنْيَا وَلَهُ مَا
عَلى الأَرْضِ مِنْ شَيْءٍ إلاَّ الشَّهِيْد، يَتَمَنَّى أَنْ يَرْجِعَ إلى الدُّنْيَا، فَيُقْتَلَ عَشْرَ مَرَّاتٍ، لِما يَرَى مِنَ الكَرَامَةِ
5-Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Cennetliklerden hiçbir kimseyi dünyaya tekrar dönmek sevindirmez. Sadece şehîd sevinir. Çünkü o Allah’ın kendisine şehîdlikten dolayı verdiği ikramı görüp bildiğinden dolayı tekrar dünyaya dönmeyi ve on sefer Allah yolunda öldürülmeyi yani şehîd olmayı arzu eder.
(Buhârî, Cihâd: 21)bak;Ibni Mace,cihad-Tirmizi,cihad )

وعَنْ أبي هُرَيْرَةَ رضيَ الله عنهُ قالَ: قالَ رسُولُ الله : مَا يَجِدُ الشَّهِيد مِنْ القتل.إلاَّ كما

يَجِدُ أَحَدُكمْ مِنْ مَسِّ القَرصَةِ رواه الترمذي

6-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şehîd kimsenin ölüm anındaki duyduğu acı çimdiklemeden dolayı duyduğu acı kadar basittir.”
(İbn Mâce, Cihâd: 16)Tirmizi-


وعَنْ أنسٍ، رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ النَّبِيَّ، قالَ: جَاهِدُوا المُشْرِكِينَ بِأَمْوَالِكُم وَأَنْفُسِكُمْ وَأَلسِنَتِكُم.
رواه أبو داود
7-..Enes b. Malik'den rivayet olunduğuna göre Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Müşriklere karşı
mallarınızla yanlarınız­la ve dillerinizle savaşınız." Ebu Davud

وعَنْ جابِر، رَضِيَ الله عَنْهُما، أَنَّ النَّبِيَّ، قالَ : الحَرْبُ خَدْعَةٌ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

8-Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Harb hile,aldatma ve yanıltmadan ibarettir.” (Buhârî, Cihâd: 156; İbn Mâce, Cihâd: 28)Tirmizi-


عنْ أبي هُرَيْرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قالَ رَسُولُ الله : الشُّهَدَاءُ خمسَةٌ: المَطْعُونُ وَالمَبْطُونُ،
وَالغَرِيقُ، وَصاحِبُ الهَدمِ، والشَّهِيدُ في سَبِيلِ الله مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

9-Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (S.A.V) şöyle buyurdu:
"Şehitler beş kısımdır: Bulaşıcı hastalığa yakalanan, ishale tutulan, suda boğulan, göçük altında kalan ve Allah yolunda savaşırken şehit olanlar."
Buhârî, Cihâd 30; Müslim, İmâre 164. ; Tirmizî, Cenâiz 65 -

: وعنْ عبدِ الله بنِ عَمْرِو بنِ العاصِ، رَضِيَ الله عَنْهُمَا، قالَ: قالَ رسُولُ اللَهِ

مَنْ قُتِلَ دُونَ مَالِهِ، فَهُوَ شَهِيدٌ " مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ"

10-Abdullah İbni Amr İbni Âs (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Malı uğrunda öldürülen kimse şehittir."

Buhârî, Mezâlim 33; Müslim, Îmân 226. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 29; Tirmizî, Diyât 21; Nesâî, Tahrîm 22, 23, 24; İbni Mâce, Hudûd 21

وعَنْ أَبِي الأعْوَرِ سَعِيدِ بنِ زَيْدِ بنِ عمرِو بنِ نُفَيْل، أَحَدِ العَشَرَةِ المَشْهُودِ لَهُمْ بالجَنَّةِ،رَضِيَ الله عَنْهُمْ، قالَ:
سَمِعْتُ رَسُولَ الله ، يقولُ: مَنْ قُتِلَ دُونَ مالِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دَمِهِ فَهُوَ شَهِيد، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دِينِهِ
فَهُوَ شَهِيدٌ وَمَنْ قُتِلَ دُونَ أَهْلِهِ فَهُوَ شهِيدٌ أبو داود/الترمذي

11-Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri olan Ebü'l-A‘ver Saîd İbni Zeyd İbni Amr İbni Nüfeyl radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Malı uğrunda öldürülen şehittir; kanı uğrunda öldürülen şehittir; dini uğrunda öldürülen şehittir; ailesi uğrunda öldürülen şehittir." ( Ebû Dâvûd, Sünnet 29; Tirmizî, Diyât 21)

وعنْ أبي هُرَيرةَ رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: جَاءَ رَجُلٌ إلى رسولِ الله فَقَالَ: يا رسولَ الله أَرَأَيْتَ إنْ جَاءَ
رَجُلٌ يُرِيدُ أَخْذَ مَالي ؟ قالَ: فَلا تُعْطِهِ مَالَكَ  قال: أَرَأَيْتَ إنْ قَاتَلَني ؟ قال: قَاتِلْهُ قالَ: أَرَأَيْتَ إنْ
قَتَلَني ؟ قالَ: فَأَنْتَ شَهِيدٌ قال: أَرَأَيْتَ إنْ قَتَلْتُهُ ؟ قالَ: هُوَ في النارِ.   . رواه مسلم

12-Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e bir adam geldi ve:
–Yâ Resûlallah! Bir kişi gelip malımı almak isterse ne yapayım? dedi. Resûl-i Ekrem:
– "Ona malını verme" buyurdu. Benimle savaşmaya kalkarsa ne dersin? diye sordu;
– "Sen de onunla savaş" cevabını verdi. Adam beni öldürürse? dedi; Peygamberimiz:
– "Sen şehit olursun" buyurdu.Peki ben adamı öldürürsem? deyince, Efendimiz:
"O cehennemdedir" buyurdu. ( Müslim/ Iman 225 )

وعَن أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ رَسُولَ الله قَالَ: لا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يقَاتِلَ المُسْلِمُونَ
الْيَهُودَ، حَتَّى يختبئُ الْيَهُودِيُّ مِنْ وَرَاءِ الحَجَرِ وَالشَّجَرِ، فَيَقُولُ الحَجَرُ والشَّجَرُ: يَا مُسْلِمُ هذا
يَهودِيّ خَلْفِي تَعَالَ فَاقْتُلْهُ، إلاَّ الْغَرْقَدَ فَإنَّهُ مِنْ شَجَرِ الْيَهُودِ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

13- Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız ğarkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.” - Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82  -

عمر بن الخطاب انه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول لأخرجن اليهود والنصارى من

جزيرة العرب فلا أترك فيها إلا مسلما" قال أبو عيسى هذا حديث حسن صحيح الترمذي

14-Hz.Ömer ibni Hattab (r.a) resulullahdan söyle dedigini isittigini söyledi:“ Muhakkakki arab yarım adasından nasrani ve yahudileri çıkartacağım taki sadece müslümanlar kalacak.“ ( Tirmizi/Hasen-Sahih )
صحيح لغيره) وعن أبي الدرداء رضي الله عنه قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول
الشهيد يشفع في سبعين من أهل بيته رواه أبو داود وابن حبان في صحيحه

15-Ebu'd-Derdâ'yı;,,"Rasûlullah (s.a.); "Şehid ailesinden yetmiş kişiye şefaat edecektir'”buyurdu, der-
ken işittim. ( Ibni Hibban-Tirmizi / Sahih)


عن أبي بكر بن أبي موسى الأشعري قال سمعت أبي بحضرة العدو يقول قال رسول الله صلى

الله عليه وسلم إن أبواب الجنة تحت ظلال السيوف الترمذي

16-Ebû Bekir b. Ebî Musa el Eş’arî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Düşmanla karşı karşıya iken babasından işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştu: “Cennet’in kapıları kılıçların gölgeleri altındadır.” - Buhari/Cihad- Tirmizi -

عن خبَّاب بن الأرتِّ قال

 شكونا إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم، وهو متوسِّد بردة له في ظل الكعبة، فقلنا: ألا
تستنصر لنا، ألا تدعو لنا؟ فقال: (قد كان من قبلكم، يؤخذ الرجل فيحفر له في الأرض، فيجعل
فيها، فيجاء بالمنشار فيوضع على رأسه فيجعل نصفين، ويمشط بأمشاط الحديد ما دون لحمه
وعظمه، فما يصده ذلك عن دينه، والله ليتمَّنَّ هذا الأمر، حتى يسير الراكب من صنعاء إلى
حضرموت، لا يخاف إلا الله، والذئب على غنمه، ولكنكم تستعجلون " رواه البخاري

17-Ebû Abdullah Habbâb İbni Eret radıyallahu anhu şöyle dedi:
Hırkasını başının altına yastık yapmış Kâbe’nin gölgesinde dinlenirken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e (müşriklerden gördüğümüz işkencelerden) şikâyette bulunduk ve :
- Bize yardım dilemeyecek, Allah’a bizim için dua etmeyecek misiniz? dedik. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle cevap verdi:
- “Önceki ümmetler içinde bir mü’min tutuklanır, kazılan bir çukura konulurdu. Sonra da bir testere ile başından aşağı ikiye biçilir, eti-kemiği demir tırmıklarla taranırdı. Fakat bütün bu yapılanlar onu dininden döndüremezdi. Yemin ederim ki Allah mutlaka bu dini hâkim kılacaktır. Öylesine ki, yalnız başına bir atlı, Allah’tan ve sürüsüne kurt saldırmasından başka hiç bir şeyden endişe etmeksizin San’a’dan Hadramut’a kadar emniyetle gidecektir. Ne var ki, siz sabırsızlanıyorsunuz.”
Buhârî, Menâkıb 25. Ayrıca bk. Buhârî, İkrâh 1, Menâkıbu’l-ensâr 29,   Ebû Dâvûd,  Cihâd 97

وعَنْ أبي يحيى خُرَيْم بنِ فاتِكٍ، رَضِيَ الله عَنْه، قالَ رَسُولُ الله : مَنْ أَنْفَقَ نَفَقَةً في سَبِيلِ الله
* كُتِبَ لَهُ سَبْعُمِائةِ ضِعْف
18-Ebu Yahya Hureym b. Fâtik'ten (r.a) Rasûlullah'ın (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kim Allah yolunda bir şey infak ederse, onun hesabına yedi yüz kat olarak yazılır." (Tirmizî/Hasen)

كتاب الذكر والدعاء والتوبة والاستغفار
11- ZIKIR, TEVBE VE ISTIGFAR ( ZÜHD )


وعَنْ أبي هُرَيْرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قالَ رَسُولُ الله : كَلِمَتَانِ خَفِيفَتَانِ عَلى اللِّسانِ،
ثَقِيلَتَانِ في المِيزَانِ، حَبِيبَتَانِ إلى الرَّحْمنِ: سُبْحانَ الله وَبِحَمْدهِ، سُبْحَانَ الله العظِيمِ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
1- Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Dile hafif, mîzana konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Ben Yüce Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim”
Buhârî, Daavât 65, Eymân 19, Tevhîd 58; Müslim, Zikir 31. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 60; İbni Mâce,

وعَنْ أبي أيوبَ الأنصَارِيِّ رَضِيَ الله عَنْهُ عَن النبيِّ قال: مَنْ قالَ لا إلهَ إلاَّ الله وَحْدَهُ لا شَرِيكَ لَهُ،
لَهُ المُلْكُ، وَلَهُ الحَمْدُ، وَهُوَ عَلى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، عَشْرَ مَرَّاتٍ، كانَ كَمَنْ أَعْتَقَ أَرْبَعَةَ أَنْفُسٍ مِنْ
* وَلَدِ إسْمَاعِيلَ

2-Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a)den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Bir kimse on defa, lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr, derse, İsmâil aleyhisselâm’ın soyundan dört kimseyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır.”  Buhârî, Daavât 64; Müslim, Zikir 30. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 103

 و عَنْ رَسُولِ الله قَالَ: مَنْ سَبَّحَ الله في دُبُرِ كُلِّ صَلاةٍ ثَلاثاً وَثَلاثِينَ، وَحَمِدَ الله ثَلاثاً وَثَلاثِينَ،
وكَبَّرَ الله ثَلاثاً وَثَلاثِينَ، وقالَ تَمَامَ المِائَةِ: لاَ إلهَ إلاَّ الله وَحْدَهُ لا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ المُلْكُ وَلَهُ الحَمْدُ،
وَهُوَ عَلى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، غُفِرَتْ خَطَايَاهُ وَإن كانَتْ مِثْلَ زَبَدِ الْبَحْرِ . رواه مسلم
3-Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her namazdan sonra kim otuz üç defa sübhânallah, otuz üç defa elhamdülillâh, otuz üç defa Allâhü ekber der, yüze tamamlamak için de lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr: Allah’tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter” derse, günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile affedilir.” Müslim, Mesâcid 146. Ayrıca bk. Nesâî, Sehv 96

قَالَ رَسُولُ الله : وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَوْ لَمْ تُذْنِبُوا، لَذَهَبَ الله تَعَالى بِكُمْ، وَلَجَاءَ بِقَوْمٍ
يُذْنبُونَ فَيَسْتَغْفِرُونَ الله تَعَالى فَيَغْفِر لَهُمْ . رواه مسلم
4-Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize, günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi.”
-Müslim, Tevbe 11. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 238 -
وعن أبي مسعودِ البَدْرِيِّ رضيَ الله عنهُ، عنِ النبيِّ قال: مَنْ قَرَأ َبِالآيَتَيْنِ مِنْ آخِرِ سُورَةِ
* البَقَرَةِ في لَيْلَةٍ كَفَتَاهُ.

5-Ebû Mes'ûd el-Ensârî şöyle dedi: Peygamber (S): "-Bakara Sûresi'nin sonundan iki âyet: her kim bu iki âyeti bir gecede okursa, bunlar o kimseye kifayet ederler" buyurdu .( Muttefakun aleyh )

وعن أبي هريرةَ رضيَ الله عنه، أنَّ رسولَ الله قال: لا تَجْعَلُوا بُيُوتكُمْ مَقَابِرَ إنَّ الشَّيْطَانَ يَنْفِرُ مِنَ
الْبَيْتِ الَّذِي تُقْرَأُ فِيهِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ. رواه مسلم والنسائي والترمذي

6- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Evlerinizi, içersinde namaz
kılınmayan kabirler haline çevirmeyiniz. Bir ev ki içersinde Bakara sûresi okunursa o eve şeytan
girmez.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27)

عَنِ الاَغَرِّ بْنِ يَساَرٍ الْمُزَنِيِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ يَا أَيُّهَا النَّاسُ تُوبُوا إِلَى اللَّهِ وَاسْتَغْفِروُهُ فَإِنِّي
أَتُوبُ فِي الْيَوْمِ مِائَةَ مَرَّةٍ . رواه مسلم
7-İbnü Ömer (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
«Ey insanlar, Allah'a tevbe edin! Çünkü ben ona günde yüz defa tev-be ederim.»  buyurdular. (müslim)

(صحيح لغيره) عن عكرمة عن ابن عباس رضي الله عنهما قال

قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: للعباس بن عبد المطلب
يا عباس يا عماه ألا أعطيك ألا أمنحك ألا أحبوك ألا أفعل بك عشر خصال إذا أنت فعلت ذلك غفر
الله لك ذنبك أوله وآخره وقديمه وحديثه وخطأه وعمده وصغيره وكبيره وسره وعلانيته عشر
خصال أن تصلي أربع ركعات تقرأ في كل ركعة
بفاتحة الكتاب وسورة فإذا فرغت من القراءة في أول ركعة فقل وأنت قائم سبحان الله والحمد لله
ولا إله إلا الله والله أكبر خمس عشرة مرة ثم تركع فتقول وأنت راكع عشرا ثم ترفع رأسك من
الركوع فتقولها عشرا ثم تهوي ساجدا فتقول وأنت ساجد عشرا ثم ترفع رأسك من السجود
فتقولها عشرا ثم تسجد فتقولها عشرا ثم ترفع رأسك من السجود فتقولها عشرا فذلك خمس
وسبعون في كل ركعة تفعل ذلك في أربع ركعات وإن استطعت أن تصليها في كل يوم مرة فافعل فإن لم تستطع ففي كل جمعة مرة فإن لم تفعل ففي كل شهر مرة فإن لم تفعل ففي كل سنة
( -مرة فإن لم تفعل ففي عمرك مرة- (رواه أبو داود وابن ماجه وابن خزيمة في صحيحه

8- Ebû Rafi’ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), amcası Abbâs’a: “Ey Amca sana akrabalık bağı dolayısıyla bir iyilikte bulunayım mı? Bir iyilik yaparak seni faydalandırayım mı?” Abbâs: “Evet, ey Allah’ın elçisi” dedi. Bunun üzerine buyurdular ki: “Ey amca dört rek’atlık bir namaz kıl her rek’atta Fatiha ile beraber bir sûre okursun sonra on beş kere: “Allahüekber velhamdülillahi ve subhanallahi vela ilahe illallah” de sonra rükû’da on sefer söyle, secdede on sefer söyle, sonra başını secdeden kaldır on sefer söyle, ikinci secdeye vardığında yine on sefer söyle ikinci secdeden kalkınca ayağa kalkmadan yine on sefer söyle böylece bu tesbihlerin sayısı her rek’atta yetmiş beş eder, dört rek’atta üç yüz tesbih eder. Artık senin günahların çöllerin kumları sayısı kadar olsa bile Allah onları bağışlar. Abbâs: Ey Allah’ın Rasûlü! Dedi. Bu şekilde her gün kim yapabilir? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), buyurdular ki: Her gün yapmaya gücün yetmezse cumadan cumaya yani haftada bir yap, haftada bir yapmaya da gücün yetmezse, ayda bir de olsa bu namazı kıl onu da yapmaya güç yetiremez isen senede bir sefer de olsa bu namazı kıl.” (İbn Abbâs rivâyetinde şu fazlalık vardır: Bunu da yapamazsan ömründe bir defa kıl. (İbn Mâce, İkame, 190 / Tirmizi)

وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من قرأ

عشر آيات في ليلة لم يكتب من الغافلين* الحاكم وقال صحيح على شرط مسلم

9--Ebu Hureyreden (r.a)rivayeten,resulu ekrem (s.av):“ Kim bir gecede on ayetikerime okursa,
gafillerderden yazılmaz.“ (Hakim,ve sahih 'dir dedi.)

وعن سلمان رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن الله حيي كريم
"يستحيي إذا رفع الرجل إليه يديه أن يردهما صفرا خائبتين
رواه أبو داود والترمذي وحسنه واللفظ له وابن ماجه وابن حبان في صحيحه والحاكم وقال صحيح على شرط الشيخين.)
10-Selman el Farisî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “Allah çok haya sahibi ve ikram edicidir. Kişi O’na ellerini kaldırıp duâ ettiği zaman onları boş çevirmekten haya eder.” (Ebû Dâvûd, Salat: 27; İbn Mâce, Edeb.: 17 /Ibni Hibban sahihinde; Hakim)

حسن لغيره) وعن عبد الله بن مسعود رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم
قال استحيوا من الله حق الحياء قلنا يا نبي الله إنا لنستحيي والحمد لله قال ليس ذلك ولكن
من الاستحياء من الله حق الحياء أن تحفظ الرأس وما وعى وتحفظ البطن وما حوى ولتذكر الموت
" والبلى ومن أراد الآخرة ترك زينة الدنيا فمن فعل ذلك فقد استحيا من الله حق الحياء

11- Abdullah ibni Mesud (r.a)dan rivayeten,resulullah (s.a.v)sahabeye hitaben söyle buyurdu;
“ Allahdan hakkıyla haya edin,onlarda“biz Allahdan haya ediyoruz elhamdulillah yaresulallah“
dediler.Resulullah (s.a.v)onlara:“ Hayır haya sadece o degildir;kim Allahdan hakkıyla haya etmek
isterse,başını ve başının altındakilerini,karnını ve karnının altındakilerini muhafaza etsin,ölümü ve
ahireti çokca zikredip hatırlasın.Kim ahireti isterse (ahireti kazanmak) dünya hayatının cazibeli
ziynetlerini terk etsin.Işte kim bu şekilde yaparsa Allahdan hakkıyla haya etmiş olur.“ ( Tirmizi )


(صحيح ) وفي رواية قالت إن رسول الله صلى الله عليه وسلم, سئل أي الأعمال أحب إلى الله
قال أدومه وإن قل رواه البخاري ومسلم
12- Hz.Aişe (r.anha)dan rivayeten,resulullah (s.a.v) Allah teala indinde en sevimli amelden soruldu,
resulu ekrem (s.a.v) cevaben:“ Azda olsa devamlı yapılan ameldir.“ buyurdu.(Muttefakun aleyh)

عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن لله تسعة وتسعين اسما مائة إلا واحدا إنه وتر يحب الوتر من أحصاها دخل الجنة هو الله الذي لا إله إلا هو الرحمن الرحيم الملك القدوس السلام المؤمن المهيمن العزيز الجبار المتكبر الخالق البارىء المصور الغفار القهار الوهاب الرزاق الفتاح العليم القابض الباسط الخافض الرافع المعز المذل السميع البصير الحكم العدل اللطيف الخبير الحليم العظيم الغفور الشكور العلي الكبير الحفيظ المقيت الحسيب الجليل الكريم الرقيب الواسع الحكيم الودود المجيد المجيب الباعث الشهيد الحق الوكيل القوي المتين الولي الحميد المحصي المبدىء المعيد المحيي المميت الحي القيوم الواجد الماجد الواحد الأحد الصمد القادر المقتدر المقدم المؤخر الأول الآخر الظاهر الباطن المتعال البر التواب المنتقم العفو الرؤوف مالك الملك ذو الجلال والإكرام المقسط المانع الغني المغني الجامع الضار النافع النور الهادي البديع الباقي الوارث الرشيد الصبور الترمذي

13-- Hz. bu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlulah (aleyhissalâtu vesselâm)  buyurdular ki: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever."
Bir rivâyette: "Kim o isimleri sayarsa cennete girer" buyurmuştur. Buhârî hadisi bu lafızla tahric etmiştir. Müslim'de "tek" kelimesi yoktur. [Buhârî, Daavât 68; Müslim, Zikr 5, (2677); Tirmizî, Daavât 87, (3502).]
** Tirmizî'nin rivâyetinde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Allah'ın isimlerini şöyle yazdı:
"O Allah ki O'nda başka ilâh yoktur. Rahman'dır. Rahim'dir. El-Meliku'l-Kuddûsu, es-Selâmu, el-Mü'minu, el-Müheyminu, el-Azîzu, el-Cebbâru, el-Mütekebbiru, el-Hâliku, el-Bâriu, el-Musavviru, el-Gaffâru, el-Kahhâru, el-Vehhâbu, er-Rezzâku, el-Fettâhu, el-Alîmu, el-Kâbizu, el-Bâsitu, el-Hâfidu, er-Râfiu, el-Muizzu, el-Müzillu, es-Semîu, el-Basîru, el-Hakemu, el-Adlu, el-Latîfu, el-Habîru, el-Halîmu, el-Azîmu, el-Gafûru, eş-Şekûru, el-Aliyyu, el-Kebîru, el-Hafîzu, el-Mukîtu, el-Hasîbu, el-Celîlu, el-Kerîmu, er-Rakîbu, el-Mucîbu, el-Vâsiu, el-Hakîmu, el-Vedûdu, el-Mecîdu, el-Bâisu, eş-Şehîdu, el-Hakku, el-Vekîlu, el-Kaviyyu, el-Metînu, el-Veliyyu, el-Hamîdu, el-Muhsî, el-Mubdiu, el-Muîdu, el-Muhyi, el-Mümîtu, el-Hayyu, el-Kayyûmu, el-Vâcidu, el-Mâcidu, el-Vâhidu, el-Ahadu, es-Samedu, el-Kâdiru, el-Muktediru, el-Muahhiru, el-Evvelu, el-Âhiru, ez-Zâhiru, el-Bâtinu, el-Vâli, el-Müte'âli, el-Berru, et-Tevvâbu, el-Müntekimu, el-Afuvvu, er-Raûfu, Mâliku'l-Mülki, Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm, el-Muksitu, el-Câmiu, el-Ganiyyu, el-Muğnî, el-Mâni', ed-Dârru, en-Nâfiu, en-Nûru, el-Hâdî, el-Bedîu, el-Bâki, el-Vârisu, er-Reşîdu, es-Sâbûru." ( Tirmizi )

عن عبد الله بن عمرو قال رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يعقد التسبيح بيده " الترمذي "

14- Abdullah ibni Ömer (r.anhuma) dediki;“ Resulallahi ben eliyle tesbih ederken gördüm.“ ( Tirmizi)

عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يرفع يديه في الدعاء حتى يرى بياض إبطيه

15- Hz.Enes (r.a) dediki:“Resulullah (s.a.v) dua ederken ellerini o kadar kaldırdıki, (mübarek)koltuk
altının beyazı göründü:“ ( Tirmizi )

  عَن أَبِي عُبَيْدَةَ بْنِ عَبْدِ اللهِ، عَنْ أَبِيهِ؛ قَالَ : قَالَ رَسثولً اللهِ صلى الله عليه وسلم:

(التَّائِبُ مِنَ الذَّنْبِ، كَمَنْ لاَ ذَنْبَ لَهُ) ( ابن ماجه )

16- Ebu Ubeyde bin Abdullah (r.a)oda babasından rivayeten,resulullah (s.a.v):“ Günahından tevbe
eden kişi o günahı işlememiş gibi'dir.“ buyurdu. ( Ibni Mace )

عن شداد بن أوس رضى الله تعالى عنه أن النبي صلى الله عليه وسلم قال له ألا أدلك على سيد الاستغفار اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتني وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت أعوذ بك من شر ما صنعت وأبوء إليك بنعمتك علي وأعترف بذنوبي فأغفر لي ذنوبي إنه لا يغفر الذنوب إلا أنت لا يقولها أحدكم حين يمسي فيأتي عليه قدر قبل أن يصبح إلا وجبت له الجنة البخاري والترمذي

17-Şeddâd İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu: 
“İstiğfârın en üstünü kulun şöyle demesidir: Allâhümme ente rabbî, lâ ilâhe illâ ente, halaktenî ve ene ‘abdüke, ve ene ‘alâ ‘ahdike ve va‘dike m’esteta‘tü. Eûzü bike min şerri mâ sana‘tü, ebûü leke bi-ni‘metike ‘aleyye, ve ebûü bi-zenbî, fağfir lî fe-innehû lâ yağfirü’z-zünûbe illâ ente: Allahım! Sen benim Rabbimsin. İbadete lâyık senden başka tanrı yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim.  Beni affet; şüphe yok ki günahları senden başka affedecek yoktur.”
Resûl-i Ekrem sözüne şöyle devam etti: “Her kim, bu seyyidü’l-istiğfârı sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.”
( Buhârî, Daavât 2, 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 100-101; Tirmizî, Daavât 15; Nesâî, İstiâze 57)

:عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ؛ قَالَ:

  قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ((إِنَّ الدُّعَاءَ هُوَ الْعِبَادَةُ)) رواه الترمذي
18-Nu’mân İbni Beşîr (r.a)’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöylebuyurdu: “Dua ibadettir.” ( Ebû Dâvûd, Vitir 23; Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 3,. İbni Mâce, Duâ 1)


عَنْ عَبْدِ اللهِ ابْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ:
 قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ((اللّهُمَّ! أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلهَ إلاَّ أَنْتَ. خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ
وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ. أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ. أَبُوءُ بِنِعْمَتِكَ وَأَبُوءُ بِذَنْبِي.
فَاغْفِرْلِي. فَإِنَّه لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ)). رواه مسلم

19-Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:  Allahım! Sen benim Rabbimsin. İbadete lâyık senden başka tanrı yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lutfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim.  Beni affet; şüphe yok ki günahları senden başka affedecek yoktur.” ( Müslim )

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ؛قال: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم

  لاَ تُكْثِرُوا الضَّحِكَ، فَإِنَّ الضَّحِكَ تُمِيتُ الْقَلْبَ )) في الزوائد: إسناده صحيح، رجاله ثقات ))
20-Ebu Hureyreden (r.a)rivayeten,resulullah (s.a.v):“ Gülmeyi çoğaltmayın,zira çok gülmek kalbi
öldürür.“ buyurdu. ( ( Zeva'id,sahih bir senedle )

عَنْ أَنَسٍ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم

((كُلُّ بَنِي آدَمَ خَطَّاءٌ. وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ)). ابن ماجه

21- Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır."

" [Tirmizî, Kıyâmet 50, (2501); İbnu Mâce, Zühd 30, (4251).

عَنِ ابْنِ مَعْقِلٍ؛ قَالَ: دَخَلْتُ مَعَ أَبِي عَلَي عَبْدِ اللهِ، فَسَمِعْتُهُ يَقُولُ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله
: عليه وسلم (( النَّدَمُ تَوْبَةٌ)) فَقَالَ لَهُ أَبِي: أَنْتَ سَمِعْتَ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
* النَّدَمُتَوْبَةٌ ؟ قال: نَعَمْ
رواه الترمذيّ وابن ماجة في صحيحه، والحاكم في المستدرك.
22-Ibni Makil dediki:“ Babamla Abdullah (r.a)yanına girdik o bu esnada diyorduki resulu ekrem (s.a)
buyurduki;“ Nedamet ( pişmanlık ) tevbe'dir.“ Babam ona tekrar sordu „sen bunu Allah resulu (s.a.v)
böyle söylerken işittinmi ?,oda cevaben „ Evet „ dedi. ( Hakim,Tirmizi,Ibni Mace )

عَنْ جَابِرٍ؛ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ

  ((إِنَّ شَفَاعَتِي يَوءمَ الْقِيَامَةِ لأَهْلِ الْكَبَائِرِ مِنْ أُمَّتِي ابن ماج
23-Hz.Cabir (r.a) dan rivayeten,dediki,ben resulu ekremi (s.a.v):“ Muhakkakki kiyamet günü şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler için dir.“ derken işittim. ( Ibni Mace )

وَعَنْ أنسٍ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قَالَ: كَانَ أَكْثَرُ دُعَاءِ النَبِيّ، : اللَّهُمَّ آتِنَا في الدُّنْيَا حَسَنَةً، وَفي الآخرة
حَسَنَةً، وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
24-Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem çoğu zaman şöyle dua ederdi:
“Allâhümme âtinâ fi’d-dünyâ hasene ve fi’l-âhireti hasene ve kınâ azâbe’n-nâr: Allahım! Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azâbından koru!”
Buhârî, Tefsîr 38, Daavât 55; Müslim, Zikr 23, 26, 27. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 26, Menâsik 51; Tirmizî, Daavât 72; İbni Mâce, Menâsik 32

وعنْ عائشةَ، : أنَّ النبيَّ، صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، كانَ إذَا أوَى إلى فراشِهِ كُلَّ لَيْلَةٍ جَمَعَ كَفَّيْهِ،
ثُمَّ نَفَثَ فيهما فَقرَأَ فِيهِمَا: {قُلْ هُوَ الله أَحَدٌ}، و{قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الفَلَقِ}، و{قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ}،
ثُمَّ مَسَحَ بِهِمَا ما اسْتَطاعَ مِن جَسَدِهِ، يَبْدَأُ بِهِمَا عَلَى رَأْسِهِ وَوَجْهِهِ، وَمَا أقبَلَ مِنْ جَسَدِهِ، يَفْعَلُ
ذلِكَ ثَلاثَ مَرَّاتٍ
25-Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yatağına yatacağı zaman, Kul hüvallâhü ahad, Kul eûzü bi-rabbi’l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi’n-nâs’ı (Muavvizât’ı) okuyarak ellerine üfler, onları vücuduna sürerdi. -Buhârî, Daavât 12; Müslim (bu şekliyle yoktur). Ayrıca bk. İbni Mâce-

صحيح) وعن أسود بن أصرم رضي الله عنه قال قلت يا رسول الله أوصني)

" قال: " قل الحق وإن كان مرا
رواه أحمد والطبراني وابن حبان في صحيحه والحاكم واللفظ له وقال صحيح الإسناد
26- Esved bin Esrem (r.a)“ Ben resulullaha bana nasihatda bulunurmusun dedim“Resulu ekrem (s.a.v)
bana:“ Daima hakkı söyle velevki acıda ( zorda) olsa.“buyurdu.
( Imam Ahmed,Tabarani,Hakim,Ibni Hibban )

وعَنْ أبي هُريرةَ ، رضي اللَّه عنْهُ قالَ : قالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم

«من قالَ سُبْحَانَ اللَّهِ وَبحمْدِهِ ، في يوْم مِائَةَ مَرَّةٍ ، حُطَّتْ خَطَاياهُ ، وإنْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ البَحْر » مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

27-Ebû Hureyre (r.a.ydan. Rasûlullah (s.a.v.): "Kim, bir günde yüz defa "Sübhanellahi ve bi hamdihî" derse günahları deniz köpüğü kadar olsa bile silinir "buyurmuştur. (Muttefakun aleyh)

: وعنْ عَبْدِ الله بنِ عَمرو بنِ العاصِ، رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا أَنَّهُ سَمعَ رَسُولِ الله يَقُولُ
مَنْ صَلَّى عَلَيَّ صَلاةً، صَلَّى الله عَلَيْهِ بِهَا عَشْراً " رواه مسلم
28- Abdullah İbni Amr İbni Âs (r.a) Resûlullah (s.a.v)i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:
“Kim bana bir defa salâtü selâm getirirse, bu sebeple Allah Teâlâ da ona on misli merhamet eder.” ( Müslim )

 وعن سعْدِ بنِ أَبي وقَّاصٍ رضي اللَّه عَنْهُ أَنَّهُ دَخَل مع رسولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم على
امْرأَةٍ وبيْنَ يديْهَا نَوىً ­ أَوْ حصىً ­ تُسبِّحُ بِه فقال : « أَلا أُخْبِرُك بما هُو أَيْسرُ عَليْكِ مِنْ هذا ­ أَوْ
أَفْضَلُ » فقالَ : « سُبْحانَ اللَّهِ عددَ مَا خَلَقَ في السَّماءِ ، وَسُبْحانَ اللَّهِ عددَ ما خَلَقَ في
الأَرْضِ ، سُبحانَ اللَّهِ عددَ ما بيْنَ ذلك ، وسبْحانَ اللَّهِ عدد ما هُوَ خَالِقٌ . واللَّه أَكْبرُ مِثْلَ ذلكَ ،
* والحَمْد للَّهِ مِثْل ذلك ، ولا إِله إِلا اللَّه مِثْل ذلكَ ، ولا حوْل ولا قُوَّةَ إِلاَّ باللَّه مِثْلَ ذلك » .
رواه الترمذي وقال : حديثٌ حسنٌ
29- Sa’d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh’in rivayet ettiğine göre, kendisi bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber, önündeki hurma çekirdekleriyle veya çakıl taşlarıyla tesbih çeken bir kadının yanına girdi. Peygamber aleyhisselâm kadına:
“Bundan daha kolayını -veya daha faziletlisini- sana haber vereyim mi?” diye sorduktan sonra şöyle buyurdu: “Sübhânallahi adede mâ halaka fi’s-semâi ve sübhânallahi adede mâ halaka fi’l-ard ve sübhânallahi adede mâ beyne zâlike ve sübhânallahi adede mâ hüve hâlik: Ben Allah’ı gökyüzünde yarattıkları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzîh ederim. Ben Allah’ı yeryüzünde yarattıkları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzîh ederim. Ben Allah’ı yerle gök arasında yarattıkları sayısınca ulûhiyetine yakışmayan sıfatlardan tenzîh ederim. Ben Allah’ı bundan sonra yaratacakları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzîh ederim, de. Allahü ekber’i de böyle, elhamdülillâh’ı da böyle, lâ ilâhe illallah’ı da böyle, lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ı da böyle söylersin.” ( Tirmizi ve Ebu Davud )

" وعَنْ أبي مُوسَى الأشْعَريِّ، رَضِيَ الله عَنْهُ، عَنِ النَّبِيّ ، صلى الله عليه وسلم

" قالَ: مَثَلُ الَّذِي يَذكُرُ رَبَّهُ وَالَّذِي لا يَذْكُرُهُ، مَثَلُ الحيِّ وَالمَيِّتِ

30-Resulu ekrem (s.a)“Rabbini zikreden İle Rabbini zikretmeyenin misâli, diri ile ölü gibidir.”buyurdu.
( Buhari ve Müslim )


13- TIB BAHSI ( كتاب الطب )

عن أبي هريرة رضي الله عنه،
  ( عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (ما أنزل الله داء إلا أنزل له شفاء (رواه البخاري
1-Atâ ibn Ebî Rebâh, Ebû Hureyre(r.a)'den tahdîs ettiki, Peygamber (s.a.v):
"Allah, indirdiği derde, muhakkak şifâsını da indirdi" buyurmuştur . (Buhari ve Ebu Davud)

عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ الْجُهَنِيِّ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم :

 ((لاَ تُكْرِهُوا مَرْضَاكُمْ عَلَى الطَّعَامِ وَالشَّرَابِ. فَإِنَّ اللهَ يُطْعِمُهُمْ وَيَسْقِيهِمْ)).
في الزوائد: إسناده حسن. والحديث رواه الترمذيّ، إلا لفظة ((الشراب )
2-Ukbe bin Âmir eî-Cühenî (Radıyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:«Hastalarınızı yemeğe ve İçmeğe zorlamayınız. Çünkü Allah şüphesiz onları yedirir ve İçirir.»'* ( Ibni Mace/Hasen,Tirmizi ))

أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ أَخْبَرَ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ ((إِنَّ فِي الْحَبَّةِ السَّوْدَاءِ شِفَاءً
مِنْ كُلِّ دَاءٍ، إِلاَّ السَّامَ)).وَالسَّامُ الْمَوْتُ. وَالْحَبَّةُ السَّوْدَاءُ الشُّونِيزُ رواه البخاري
3-Ebû Hureyre (R) haber vermiştir. Kendisi Rasûlullah(S)'tan: "Şu kara tanede samdan (yânî ölümden) başka her hastalığa şifâ vardır" buyururken işitmiştir. ( Buhari )
--İbn Şihâb: Sâm ölümdür, kara tane de şûnîz'dir, dedi --

.عَنْ عَبْدِ اللهِ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:

 ((عَلَيْكُمْ بِالشِّفَاءَيْنِ: الْعَسَلِ وَالْقُرْآنِ)) .في الزوائد: إسناده صحيح، رجال ثقات . ابن ماجه
4-Abdullah (r.a)'âen rivayet edildiğine göre; Re-sûlullab (s.a.v) şöyle buyurdu, demiştir:«Şu şifalı iki
şeye devam ediniz (yâni devamlı kullanınız) :“ Bal ve Kur'ân. "
( Ibni Mace )Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup râvileri sıka, yani güvenilir zâtlardır.

 أن رجلاً أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال: أخي يشتكي بطنه، فقال: (اسقه عسلاً). ثم أتاه
الثانية، فقال: (اسقه عسلاً). ثم أتاه الثالثة فقال: (اسقه عسلاً). ثم أتاه فقال: قد فعلت؟
* فقال: صدق الله، وكذب بطن أخيك، اسقه عسلاً . فسقاه فبرأ

5- Saîd ibn Ebî Arûbe, Katâde'den; o da Ebu'I- Mütevekkil'den; o da Ebû Saîd (el-Hudrî -R)'den şöyle tahdîs etti: Peygamber(s.a.v)'e bir adam geldi de:
— Kardeşimin karnı ağrıyor, dedi. Peygamber: "Bal (şerbeti) içir!" buyurdu.
Sonra bu adam ikinci bir defa daha geldi (ve hastalığın geçme­diğini söyledi). Peygamber yine:
— "Ona bal şerbeti içir!" buyurdu.Sonra üçüncü defa geldi. Peygamber yine:
— "Bal şerbeti içir!" buyurdu. Sonra bu adam bir daha geldi de:İçirdim (fakat ağrısı geçmedi), dedi.
— Bunun üzerine Peygamber:"Allah doğru söyledi, fakat kardeşinin karnı yalan söylemiş­tir.
Haydi ona yine bal şerbeti içir!" buyurdu.“Adam kardeşine (dördüncü kerre) bal şerbeti içirdi de adam has­talıktan iyileşip kurtuldu. ( Buhari )
عَنْ عَائِشَةَ؛ قَالَتْ: كَانَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم، إِذَا أَتَى الْمَرِيضَ فَدَعَا لَهُ، قَالَ :
 ((أَذْهِبِ الْبَاسْ. رَبَّ النَّاسْ. وَاشْفِ أَنْتَ الشَّافِي. لاَشِفَاءَ إِلاَّ شِفَاؤُكَ. شِفَاءً لاَيُغَادِرُ سَقَماً)).

6-Aişe (Radiyallâhü anhâdan; Şöyle demiştir:
Resûlullah (s.a.v) hastaya gidip ona duâ ettiği zaman şöyle niyaz ederdi:
«Bu hastalığı gider, ey insanların Rabbi ve şifâ buyur. Ancak sen şifâ verirsin. Senin şifandan başka hiçbir şifâ yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayan bir şifâ ihsan eyle.»" (Ibni Mace ve digerleri)

عن أبي هريرة رضي الله عنه
عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (العين حق ). مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
7-Ebû Hüreyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur:«Göz (yâni nazar değme işi) hak (yâni bir gerçek)dir.»" (Muttefakun aleyh )

عن أم سلمة قالت
قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ; "إن الله لم يجعل شفاءكم فيما حرم عليكم" الترمذي

8- Ümmü Seleme (r.anha)dan rivayeten,resulu ekrem (s.a.v):“ Muhakkak'ki Allah, sizlere haram
kıldığı şeyleri şifalı kılmamış'tır.“buyurdu. ( Tirmizi )
قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:

  ((مَنْ تَطَبَّبَ، وَلَمْ يُعْلَمْ مِنْهُ طِبٌّ قَبْلَ ذلِكَ، فَهُوَ ضَامِنٌ)) .ابن ماجه))

9- Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (r.a) rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Daha önce tabiblik (yâni sağlıklı tedavi) bilgisi olmadığı halde tedavi işine girişen (ve hastaya zarar veren) kimse zamındır (yani diyetle mükelleftir) ( Ibni Mace )

: عَنْ أُسَامَةَ بْنِ شَرِيكٍ؛ قَالَ: شَهِدْتُ الأَعْرَابَ يَسْأَلُونَ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم: فَقَالُوا:
يَا رَسُولَ اللهِ! هَلْ عَلَيْنَا جُنَاحٌ أَنْ لاَنَتَدَاوَى؟ قَالَ تَدَاوَوْا، عِبَادَ اللهِ! فَإِنَّ اللهَ، سُبْحَانَهُ،
لَمْ يَضَعْ دَاءً إِلاَّ وَضَعَ مَعَهُ شِفَاءً. إِلاَّالْهَرَمَ '' ابن ماجه

10-Üsâme bin Şerîk (Radtyallâhü anh)'âen; Şöyle demiştir:
Bedevilerin Peygamber (s.a.v)'e: Şu işi yapmakta bize bir günah var mı? Falan şeyde bize bir gü­nah var mı? diye soru sormalarına şâhid oldum.:''Yâ Resûlallah! Tedavi olmamamızda bize bir günah varmı
diye sordular. Resûli Ekrem ( s.a.v):Tedavi olunuz, ey Allah'ın kulları.Çünkü doğrusu Allah yaşlılıktan
başka yarattığı her hastalıkla beraber bir deva (ilâç) da yaratmıştır» buyurdu.( Ibni Mace )
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup râvileri sika(güvenilir) zâtlardır.

عَنْ عَائِشَةَ؛ أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَنْفِثُ فِي الرُّقْيَةِ ابن ماجه

11- Aişe  (Radiyallâhü anhâ)';  Şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şifâ dileğiyle Allah'a sığınarak hastaya okurken üflerdi."
( Ibni Mace )

الترغيب والترهيب ) كتاب الأحكام )

12- AHKAM ,TENBİH VE TEBŞİR


عَنْ اَبِى مَسْعُودٍ عُقْبَةَ بْنِ عَمْرٍ اْلأَنْصَارِىِّ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله مَنْ دَلَّ عَلَى خَيْرٍ فَلَهُ مِثْلُ اَجْرِ فَاعِلِهِ رواه مسلم
1-Bedir ehlinden ve ensardan olan Ebû Mes’ûd Ukbe İbni Amr radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Bir iyiliğe öncülük eden kimseye o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır.”
( Müslim, İmâre 133. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 115; Tirmizî, İlim 14 )


عَنْ عَبْدِاللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ رَضِي الله عَنْهُمَا عَنِ النَّبِيِّ قَالَ الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ

* من لِسَانِهِ وَيَدِه وَالْمُهَاجِرُ مَن هَجَرَ مَا نَهَى اللَّه عَنْه

2- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
" (İyi) müslüman, dilinden ve elinden müslümanların emin olduğu kişidir. (Asıl) muhâcir de Allah'ın
yasakladıklarını terkedendir."
Buhârî, Îmân 4, 5, Rikak 26; Müslim, Îmân 64-65. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 2; Tirmizî, Kıyâmet 52, Îmân 12; Nesâî, Îmân 8, 9, 11


عَنْ اَمِيرِالْمُؤمِنِينَ اَبىِ حَفْصٍ عُمَرَابِنِ الْخَطّاَبِ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ يَقُولُ إِنَّمَا اْلاَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ
وَإِنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى دُنْيَا يُصِيبُهَا أَوْ إِلَى امْرَأَةٍ يَنْكِحُهَا فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا
هَاجَرَ إِلَيْهِ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
3-Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki:
"Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah'a ve Resûlüne ise, onun hicreti Allah ve Resûlünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir."
[Buhârî, Bed'ü'l-Vahy 1, Itk 6, Menâkıbu'l-Ensâr 45, Nikâh 5, Eymân 23, Hiyel 1; Müslim, İmâret 155, (1907); Ebu Dâvud, Talâk 11, (2201); Tirmizi, Fedâilu'l-Cihâd 16, (1647); Nesâî, Tahâret 60, (1, 59, 60).

عَنِ بْنَ عُمَرَ رَضِي الله عَنْهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ قَالَ: الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ
وَمَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ
كُرُبَاتِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ  مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

4-İbni Ömer (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.): "Müslüman Müsİümanın kardeşidir, ona haksızlık etmez, onu haksızlığa da bırakmaz. Kim kardeşinin bir ihtiyacında bulunursa Allah da onun ihtiyacında bulunur. Kim Müslumam bir üzüntü ve sıkın­tıdan kurtarırsa Allah da onu kıyamet gününün üzüntü ve sı­kıntılarından bir üzüntü ve sıkıntıdan kurtanr. Kim Müslumam örterse Allah da onu kıyamet günü örter, "buyurmuştur . ( Muttafakun aleyh )
عَنِ ابْنَ عُمَرَ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولُ اللَّهِ يَقُولُ: كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ

رَعِيَّتِهِ، اَلإِْمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ ، وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِى أَهْلِهِ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ ، وَالْمَرْأَةُ

رَاعِيَةٌ فِى بَيْتِ زَوْجِهَا وَمَسْئُولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا ، وَالْخَادِمُ رَاعٍ فِى مَالِ سَيِّدِهِ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ ،

فَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
5- İbn Ömer'den (r.a) Rasûlullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Hepiniz çobansınız. Hepiniz İdareniz altindakilerden sorumludur. Erkek, aile fertleri içinde çobandır ve onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinde muhafızdır ve onlardan sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malında muhafızdır ve İşinden sorumludur. Hülâsa, hepiniz (muhafız ve) çobansınız ve (eliniz ve) idareniz altındakilerden sorumlusunuz'. (Buhârî ve Müslim ri­vayet etmişlerdir).

عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ عَمْرِ بْنِ الْعَاصِ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله : كَفَى بِالْمَرْءِ اِثْمًا اَنْ يُضَيِّعَ

مَنْ يَقُوتُ. فِى صَحِيحَيْنِ بِمَعْنَاهُ قَالَ: كَفَى بِالْمَرْءِ اِثْمًا اَنْ يَحْبِسَ عَمَّنْ يَمْلِكُ قُوتَهُ.

6-Abdullah ibni Ömer bin AS (r.anhuma),dan rivayeten,resulullah (s.a.v);“ Kisiye günah olarak
nafakasindan sorumlu oldugu kisilerin haklarini zayi etmesi (vermemesi,kismasi vs)
yeterlidir.“buyur-du.“ ( Muslim )

عَنْ اُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا عَنِ النَّبِىِّ قَالَ: مَا تَرَكْتُ بَعْدِى فِتْنَةٌ هِىَ اَضَرُّ عَلَى الرِّجَالِ
مِنَ النِّسَاءِ " مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
7-Üsâme b. Zeyd (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Benden sonra geride, erkekler üzerinde
kadınlardan daha zararlıbir fitne bırakmadım " buyurmuştur . ( Muttefakun aleyh )


عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ" مُرُوا أَوْلاَدَكُمْ بِالصَّلاَةِ وَهُمْ أَبْنَاءُ سَبْعِ
سِنِينَ وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا وَهُمْ أَبْنَاءُ عَشْرٍ وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ فِي الْمَضَاجِعِ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
8-İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Çocuklarınıza yedi yaşlarındayken na mazı emredin, on yaşında (eğer kılmazlarsa) dövün. Yataklarını da ayırın." [Ebû Dâvud](Bak,Buhari,Müslim)

عَنْ اَبِى مُحَمَّدٍ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ اَنَّ رَسُولَ الله قَالَ: لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ قَاطِعٌ، قَالَ سُفْيَانُ فِى
*رِوَايَتِهِ: يَعْنِى قَاطِعَ رَحِمٍ
9-Cübeyr b. Mut’ım (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Akrabası ile ilgisini kesen Cennete giremez.” İbn ebî Ömer, Sûfyân’dan aktararak “Akrabasıyla ilgi
kesen” demektir, demiştir. (Müslim, Birr ve Sıla: 6)

عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ اَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله : لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا

وَيَعْرِفْ شَرَفَ كَبِيرِنَا. الترمذي
10-Amir bin Suayb,oda babasindan rivayeten,resulullah ( s.a.v):“ Kucuklerimize merhamet etmeyen,büyüklerimizin seref ve itibarina saygili olmayan bizden degildir.“ buyurdu.( Tirmizi )

عَنْ اَبِى هُرَيْرَةَ اَنَّ النَّبِىَّ قَالَ: اَلرَّجُلُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ، فَلْيَنْظُرْ اَحَدُكُمْ مَنْ يُخَالِ الترمذي

11-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kişi dostunun dini
üzeredir. Bu yüzden kişi kimi dost edineceğine iyi baksın.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 16-Tirmizi)

عَنْ أَبِي ذَرٍّ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ وَاللَّهِ لَوْ تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ لَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً وَلَبَكَيْتُمْ كَثِيرًا وَمَا

*تَلَذَّذْتُمْ بِالنِّسَاءِ عَلَى الْفُرُشِ وَلَخَرَجْتُمْ إِلَى الصُّعُدَاتِ تَجْأَرُونَ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى


12-Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben sizin görmediklerinizi görüyor işitmediklerinizi işitiyorum. Gökyüzü çatırdadı ve çatırdamakta da haklı idi çünkü gökyüzünde dört parmaklık bir yer kalmamıştı ki secde eder vaziyette melekler orayı doldurmamış olsun vallahi benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız az güler ve çok ağlardınız, Yataklar üzerinde kadınlardan zevk almaz sokaklara dökülür ve Allah’a yalvarır yakarırdınız.< Bu yüzden ben bile kesilip yok edilen bir ağaç olmayı istedim.>” (İbn Mâce, Zühd: 19; Buhârî, Rikak: 27)Tirmizi

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ.: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ لَمْ تُذْنِبُوالَذَهَبَ اللَّهُ بِكُمْ وَجَاءَ بِقَوْمٍ

فَيَسْتَغْفِرُونَ اللَّهَ فَيَغْفِرُ لَهُمْ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

13-Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize, günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi.”
-Müslim, Tevbe 11. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 238-


عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ لَمَّا خَلَقَ اللَّهُ الْخَلْقَ كَتَبَ فِي كِتَابٍ فَهُوَ عِنْدَهُ فَوْقَ

الْعَرْشِ إِنَّ رَحْمَتِي غَلَبَتْ غَضَبِي " مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
14- Ebû Hureyre (r.a.): "Rasûlüllah (s.a.v.): "Allah yaratmaya karar verdiğinde, Arşın üzerinde bulunan kitabına "Şüphe­siz merhametim gazabıma üstün gelmiştir." diye yazdı" buyurdu." demiştir .( Muttefakun aleyh )


وعنه قالَ: قالَ رسُولُ الله   سَبْعَةٌ يُظِلُّهُمُ الله في ظِلِّهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إلاَّ ظِلُّه: إمامٌ عادِلٌ، وشَابٌ
نَشَأَ في عِبَادَةِ الله تَعالى، وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مُعَلَّق في المَسَاجدِ، وَرَجُلانِ تَحَابَّا في الله، اجْتَمَعَا عَلَيْهِ،
وتَفَرَّقَا عَلَيْهِ، وَرَجُلٌ دَعَتْهُ امْرَأَةٌ ذَاتُ مَنْصِبٍ وجَمَالٍ، فَقَالَ: إنًّي أَخَافُ الله، ورَجُلٌ تَصَدَّقَ بِصَدَقَةٍ
فَأَخْفاها حتَى لاَ تَعْلَمَ شِمالُهُ ما تُنْفِقُ يَمِينُه، ورَجُلٌ ذَكَرَ الله خَالِياً فَفَاضَتْ عَيْنَاهُ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

15-Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd (r.anhüma)'dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah kendi gölgesinden başka gölge bulunmadığı bir günde yedi kişiyi kendi gölgesinde gölgelendirecektir; Adaletli devlet başkanı, Allah’a ibadetle yetişip büyüyen genç, Mescidden çıktığında tekrar döneceği saate kadar kalbi mescide bağlı olan kişi, Allah için birbirini seven bu sevgiyle bir araya gelip bu sevgiyle ayrılan iki kişi, kendi başına olduğu halde Allah’ı zikrederek gözünden yaşlar akıtan kimse, Güzel ve soylu bir kadının kendisini çağırması üzerine; ben, Allah’tan korkarım diyerek o kadına yaklaşmayan kişi, Sadaka veren verdiği sadakada sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli davranan kişi.” (Buhari-Müslim, Zekat: 30; Nesâî, Kudât: 1)


وعنه قال: قال رسول الله : الدُّنْيَا سِجْنُ المُؤْمِنِ وَجَنَّةُ الكَافِرِ رواه مسلم

16-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Dünya; mü’min için bir hapishane, kafir için ise bir Cennettir.” (İbn Mâce, Zühd: 3; Müslim, Zühd: 1)Tirmizi

وعن ابنِ مسعودٍ قالَ: قالَ رسُولُ الله : الجنةُ أَقْرَبُ إلى أَحَدِكُمْ مِنْ شِرَاكِ نَعْلِهِ، وَالنَّارُ مِثْلُ ذلِكَ

17-îbn Mes'ud'dan (r.a) Nebî'nin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Cennet, sizin her birinize
takunyanızın kayışından daha yakındır. Cehen­nem de böyledir" (Buhâri rivayet etmiştir).

وعن كَعْبِ بنِ عِيَاضٍ ، قالَ سمعتُ رسولَ الله ، يقول: إنَّ لكلِّ أمَّةٍ فِتْنَةً، وَفِتْنَةُ أُمَّتي المَالُ. لترمذي
18- Ka’b b. Iyaz (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle derken işitmiştir: “Her ümmetin
bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır.” (İbn Mâce, Fiten: 18)Tirmizi


وعن أبي سعيدٍ الخُدْرِيِّ قالَ: قالَ رَسُولُ الله : لَقَنُوا مَوْتَاكُمْ لا إلهَ إلاَّ الله مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

19- Ebu Said el Hudri (r.a)dan rivayeten,resulullah (s.a.v):“ "Ölüm döşeğindekilerinize 'Lâ ilahe
illallah' sözünü telkin ediniz" buyurdu, (Müslim rivayet etmiştir)

عَنْ مَعْقِلِ بنِ يَسَارٍ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قَالَ رَسُولُ الله : العِبَادَةُ في الهَرْجِ كهِجْرَة إليَّ. رواه مسلم
20-Ma'kil b. Yesar'dan (r.a) Rasûlullah'ın (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kargaşalık ve
fitne döneminde ibadet etmek yanıma hic­ret etmek gibidir." (Müslim rivayet etmiştir)


'' وعنْ أبي هُرَيْرَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ الله قَالَ:'' إيّاكُمْ وَالظَّنَّ، فإنَّ الظَّنَّ أَكْذَبُ الحَدِيث.
21-Ebu Hureyreden (r.a) rivayeten,resulullah (s.a.v) buyurduki:“ Zandan sakınınız,zira
zan sözün en yalan olanı'dır. ( Muttefakun aleyh )


وَعَنْ أَنسٍ رَضِيَ الله عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله : لا تَقَاطَعُوا، وَلا تَدابَرُوا، وَلا تَبَاغَضُوا، وَلا
تَحَاسَدُوا، وَكُونُوا عِبَادَ الله إخْوَاناً، وَلا يَحِلُّ لمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوقَ ثَلاثٍ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
22-Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir birinizle ilgiyi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin, kıskanç olmayın, Allah’ın kulları kardeş olun. Müslümanın,Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir.” (Müslim)

قَالَ رَسُولُ الله : إذَا مَاتَ ابْنُ آدَمَ انْقَطَعَ عَمَلُهُ إلاَّ مِنْ ثَلاثٍ: إلا مِنْ صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ، أَوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ

* بِهِ، أَوْ وَلَدِ صَالح يَدْعُو لَهُ

23- Hz.Enes (r.a)den rivayeten,resulu ekrem (s.a.v) buyurduki :“ Adem oglu ölürde
amel defteri kapanir.Anacak su üc sey müstesna; Sadaka'i-cariye,kendisinden istifade edilen
ilim,birde kendisine dua eden salih bir evlad.“ ( Muttefakun aleyh )

وَعَنِ ابنِ عُمَرَ رَضِيَ الله عَنْهُمَا، عَنِ النَّبِيِّ ، قالَ: أَحْفُوا الشَّوَارِبَ وَأَعْفُوا اللِّحَى . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

24- Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:“ Bıyıklarınızı kısaltın, sakalınızı uzatın."

Buhârî, Libas: 64, 65; Müslim, Taharet: 53; Ebu Dâvud, Tereccül: 16; Tirmizî, Edeb:. 18; Nesâî, Taharet: 15; Muvatta,

وَعَنْ أبي هُرَيْرَةَ، رَضِيَ الله

عَنِ النَّبيِّ قالَ: إنَّ الْعَبْدَ لَيَتكَلَّمُ بِالكَلِمَةِ مِن رِضْوانِ الله تَعَالى ما يُلْقِي لَها بَالاً يَرْفَعُهُ الله بهَا
* دَرَجَاتٍ، وَإنَّ الْعَبْدَ لَيَتكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِن سَخَطِ الله تَعَالَى لا يُلْقي لَها بَالاً يَهْوِي بهَا في جَهَنَّم
25- Ebu Hureyre (r.anh)dan rivayeten,resulu ekrem (s.a.v) buyur buyurduki:
"Kisi farkinda olmadan Allahu tealanin rizasina uygun bir kelime konusurda,Allah onun katindaki derecesini yüceltir.Yine bir kul farkinda olmadan Allahu tealanin gazabina ugratacak bir kelime konu-
surda,o kelime yüzünden Allah onu cehennemin dibine atar." (Buhari ve Tirmizi)


وَعَنْ أبي هُرَيْرَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ، أنَ رَسُول الله، قَالَ: مَطْلُ الغَنِيَ ظُلمٌ، وَإذا أُتبعَ أَحَدُكُم عَلى

* مَلِيء فَلْيَتْبَع .
26-Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
"Zenginin borcunu ödemeyip oyalaması zulümdür.“
Buhari, İstikraz: 12, Havâlât: 1, 2; Müslim, Musakât: 33; İbni Mâce, Sadaka: 8; Muvatta, Büyü: 84; Ebû Dâvud, Büyü: 10; Tirmizî, Büyü: 10; Nesâî, Büyü: 101. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir


وعَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله : صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَارِ لَمْ أَرَهُمَا: قَوْمٌ مَعَهُمْ سِيَاطٌ كَأَذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ
بِهَا النَّاسَ، وَنِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ، مُمِيلاَتٌ مَائِلاَتٌ، رُؤُوسُهُنَّ كَأَسْنِمَةِ الْبُخْتِ المَائِلَةِ لاَ يَدْخُلْنَ
الجَنَّةَ، وَلاَ يَجِدْنَ رِيحَهَا، وَإنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذَا وَكَذَا . رواه مسلم
27-Yine Ebû Hüreyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Cehennemliklerden kendilerini dünyada henüz görmediğim iki grup vardır: Biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluk. Diğeri, giyinmiş oldukları halde çıplak görünen ve öteki kadınları kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte  bu kadınlar cennete giremedikleri gibi, şu kadar uzak mesafeden hissedilen  kokusunu bile alamazlar." ( Müslim/Cennet )

عَنِ ابْنِ عبَّاسٍ رَضِيَ الله عَنْهُمَا، أَنَّ رَسُولَ الله قَالَ: الَّذِي يَعُودُ في هِبَتِهِ كَالكَلبِ يَرجعُ في قَيْئِهِ
وفي رِوَايَةٍ:  مَثَل الَّذِي يَرجعُ في صَدَقَتِهِ، كَمَثَلِ الكَلْبِ يَقِيءُ، ثمَّ يَعُودُ في قَيْئِهِ فَيَأْكُلُهُ

28-Câbir (r.a.) rivayet ediyor:(** Bir benzeri ayni zamanda Ibni Abbasdan'da rivayet edilmistir.)
" Hibe ettiği bir şeyden dönen, kusmuğunu geri yiyen kimse gibidir. “
Ebû Dâvud, Büyü: 83; Buhari, Hibe: 14, 30; Hiyel: 14; Müslim, Hibât: 5; Tirmizî, Büyü: 52; Afeşâf, Hibe: 2; İbni Mace, Hibe: 2. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir

وَعَنِ ابْنِ مَسْعُود رَضِيَ الله عَنْهُ قَالَ: لَعَنَ رَسُولُ الله آكِلَ الرِّبَا وَمُوكِلَهُ. رواه مسلم
29-İbn Mes'ûd'un (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a) faizi yiyene ve yedirene lanet etmiştir." (Müslim rivayet etmiştir )

عَنْ عُمَرَ بْنِ الخَطَّابِ رَضِيَ الله عَنْهُ قَالَ: قَالَ النَبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيهِ وَسَلَّمَ: المَيِّتُ يُعَذَّبُ في قَبْرِهِ بِمَا نِيحَ عَلَيْهِ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
30- Ömer b. Hattâb'dan (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Nebî (s.a) şöyle buyurmuştur: "Ölen kimsenin arkasından feryat edilirse kabrinde azap görür." Diğer rivayette; "Feryad edildiği sürece" buyurulmuştur.(Buharı ve Müslim rivayet etmişlerdir)


وَعَنْ أَبي طَلْحَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ رَسُولَ الله قَالَ: لا تَدْخُلُ المَلائِكَةُ بَيْتاً فِيهِ كَلْبٌ وَلا صُورَةٌ

31- Hz. Ebu Talha (r.a)dan rivayeten,resulullah (s.a.v) buyurduki:" Melekler içerisinde köpek veya
suret bulunan eve girmezler." ( Muttefakun aleyh )

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ، عَنِ النَّبِيِّ قَالَ: اجْتَنِبُوا السَّبْعَ المُوبِقَاتِ قَالُوا: يَا رَسُولَ الله وَمَا
هُنَّ ؟ قَالَ:  الشِّرْكُ بِاللهِ، وَالسِّحْرُ، وَقَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ الله إلاَّ بِالْحَقِّ، وَأَكْلُ الرِّبَا، وَأَكْلُ مَالِ
الْيَتِيمِ، وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزحْفِ، وَقذْفُ المُحْصَنَاتِ المُؤْمِنَاتِ الْغَافِلاَت. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

32-Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî /s.a.v)şöyle buyurdu:
- "Yedi helâk ediciden kaçının!" Sahâbîler:- Ey Allahın Resûlü! Bunlar nelerdir? diye sordular. Hz. Peygamber:
- "Allah'a ortak koşmak, sihir (büyü)  yapmak, Allah'ın haram kıldığı bir nefsi haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak, evli, namuslu ve hiç bir şeyden haberi olmayan kadınlara zina isnad etmektir,” buyurdu.
Buhârî, Vasâyâ 23, Tıb 38, Hudûd 44; Müslim, Îmân 145. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 10; Nesâî,

وعنْ أَبي هُرَيْرَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ قَالَ: لا تَرْغَبُوا عَنْ آبَائِكُمْ، فَمن رَغِبَ عَنْ أَبِيهِ، فَهُوَ كُفْرٌ

33-Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Babalarınızdan yüz çevirip onları inkâr etmeyiniz. Her kim kendi babasını bırakıp bir başkasına
baba derse, nankörlük etmiş olur.” ( Buhârî, Ferâiz 29, Hudûd 31; Müslim,)

وَعَنْ أبي هُرَيْرَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ، أَنَّ النَّبِيَّ قَالَ:لا يُلْدَغُ المُؤْ مِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
34-Ebu Hureyre ( r.a)dan rivayeten,resulullah (s.a.v) buyurduki:" Mümin bir delikten iki defa
ısırılmaz." ( Muttefakun aleyh )

وعن أبي سعيدٍ وأبي هُريرةَ قَالا: قَالَ رسولُ الله : إذَا خَرَجَ ثَلاَثَةٌ في سَفَرٍ فَليُؤَمِّرُوا أَحَدَهم

35- Ebu Hureyre ve Ebu Said ( r.anhuma)dedilerki,"Resulullah (s.a.v) buyurduki:"Üc kisi bir sefere
çıktıklarında mutlaka içlerinden birini kendilerine emir tayin etsinler." ( Ebu Davud )

وعن أبي هريرة ، أن رسول الله ، قال: حَقُّ المُسْلِمِ عَلى المُسْلِمِ خَمْسٌ: رَدُّ السَّلام،
*وَعِيَادَةُ المَريضِ، وَاتِّباعُ الجَنَائِزِ، وإجَابَةُ الدَّعْوَةِ، وَتَشْمِيتُ الْعَاطِسِ

36- Ebu Hüreyre'den (r.a) rivayete göre Rasülullah (s.a) şöyle buyurdu:
"Müslümanin müslümana karşı görevleri beştir. Selâmı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeyi takib etmek, davete katılmak, aksırana rahmet dile­mektir." (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir)

وعن أبي موسى الأشْعَرِيِّ قال: قال رسولُ الله :الاسْتِئْذَانُ ثَلاثٌ، فَإن أُذِنَ لَكَ وَإلا فَارْجَع
مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
37-Ebu Mûsâ el-Eşarî'den rivayete göre, Rasûlullah (sa) şöyle buyurdu:
"(Bir yere girerken) İzin istemek Üç keredir. Sana izin verilirse (gir.) Ve­rilmezse (dön.)" (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir)

عن أبي هريرة أن رسولَ الله قال: يُسَلِّمُ الرَّاكِبُ علَى المَاشِي، والمَاشي عَلى القَاعِدِ،
وَالقَلِيلُ عَلى الكَثِيرِ . وفي روايةٍ للبخاري: وَالصَّغِيرُ عَلى الكبِيرِ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

38-Ebu Hüreyre'den (ra) rivayete göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyur­muştur:
"Bîr şeye binen, yürüyene; yürüyen kimse, oturana; azınlık, çoğunluğa selâm verir.'
(Buhar! ve Müslim rivayet etmişlerdir)

وعن أبي مُوسى الأشْعَرِيِّ أنَّ رسولَ الله قَال: حُرِّمَ لِبَاسُ الحَرِيرِ وَالذَهَبِ عَلى ذُكُورِ
أُمَّتي، وَأُحِل لإناثِهِمْ * الترمذي
39-Ebu Müsâ el-Eş'arî'den (ra) rivayete göre, Rasûlullah (s.a) şöyle bu­yurmuştur: "İpekli elbise ve altın ümmetimin erkeklerine haram, kadınları­na helâl kılınmıştır!'
(Tirmİzî rivayet ederek, hasen ve sahih demiştir).

وعن جابر ، أنَّ رسُولَ الله دَخَلَ يَوْمَ فَتْحِ مَكَّةَ وَعَلَيْهِ عِمَامَةٌ سَوْدَاءُ رواه مسلم
40-Câbir'den (ra) rivayete göre:
"Rasûlullah (s.a) Fetih günü siyah sarığıyla Mekke'ye girmiştir;' (Müslim rivayet etmiştir)

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قاَلَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ مَنْ يُرِدِ اللَّهُ بِهِ خَيْرًا يُصِبْ مِنْهُ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
41-Ebu Hüreyre (ra) Rasülüllah'ın (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor "Allah her kime hayır
dilerse, onu musîbete uğratır). (Buhâri rivayet etmiştir).

عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ عَنِ النَّبِيِّ قَالَ إِنَّ الدُّنْيَا حُلْوَةٌ خَضِرَةٌ وَإِنَّ اللَّهَ مُسْتَخْلِفُكُمْ فِيهَا فَيَنْظُرُ

كَيْفَ تَعْمَلُونَ فَاتَّقُوا الدُّنْيَا وَاتَّقُوا النِّسَاءَ فَإِنَّ أَوَّلَ فِتْنَةِ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَانَتْ فِي النِّسَاءِ . رواه مسلم

42-Ebu Saîd el-Hudri'den (r.a) Nebi'nin (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Dünya tatlı ve renklidir. Allah sizi dünyada hükümran bırakacak da nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Bu sebeple dünyadan sakınınız. Kadından sakınınız. îsrailoğulları ilk önce kadınlar konusunda denenmiş ve sapıklığa yönelmişlerdir". (Müslim rivayet etmiştir).

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ قَالَ بَادِرُوا بِاْلأَعْمَالِ الصَّالِحَةِ فَسَتَكوُنُ فِتَنٌ كَقِطَعِ اللَّيْلِ

الْمُظْلِمِ يُصْبِحُ الرَّجُلُ مُؤْمِنًا وَ يُمْسِي كَافِرًا وَ يُمْسِي مُؤْمِنًا وَيُصْبِحُ كَافِرًا يَبِيعُ دِينَهُ بِعَرَضٍ مِنَالدُّنْيَا

43-Ebu Hüreyre'den (r.a) rivayet edildiğine göre, RasûlülIah (s.a) şöyle buyurmuştur: "Hayırlı
işler yapmakta acele ediniz! Yakında karanlık ge­ce parçaları gibi fitneler olacaktır. Kişi mü'min
olarak sabahlar, kâfir olarak geceler, yine mümin olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Çünkü
dünya malı karşılığında dinini satar". (Müslim rivayet etmiştir).

عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسوُلُ اللهِ نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ الصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ.

44-İbn Abbas'dan (r.a) rivayet edildiğine göre, Rasülullah (s.a) şöyle bu­yurmuştur: "İki (önemli)
ni'met vardır ki; insanların çoğu onlar hakkında aldamp kıymetini bilmemiştir: Onlar, sıhhat ve
boş vakittir". ( Muttefakun aleyh)

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ قَالَ حُجِبَتِ النَّارُ بِالشَّهَوَاتِ وَحُجِبَتِ الْجَنَّةُ بِالْمَكَارِهِ .مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
45-Ebu Hüreyre'den (r.a) Rasülüllah'ın (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Cehennem
şehvetler İle, cennet de nefsin hoşlanmadığı şeylerle örtülmüştür".
(Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir)

عَنْ جَابِرٍ قاَلَ قاَلَ رَسُولُ اللَّهِ :كُلُّ مَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

46-Câbir'den (r.a) Resulullahin (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: 'Her iyilik (güzel iş)
sadakadır". (Buhârî rivayet etmiştir. Müslim de Ebu Huzeyfe tarikıyla rivayet etmiştir).

عَنْ عَدِيِّ بْنِ حَاتِمٍ قَالَ: سَمِعْتُ النَّبِىَّ يَقُولُ: " اتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ " مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ.

47-Adiyy b. Hâtim'den (r.a) Nebi'yi (s.a) şöyle derken işittim, dediği rivayet edilmiştir: Buyurdular ki:
"Yarım hurma ile de olsa, cehennemden sakınınız". (Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir)

عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ يَقُولُ يُؤْتَى بِالرَّجُلِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيُلْقَى فِي النَّارِ

فَتَنْدَلِقُ أَقْتَابُ بَطْنِهِ فَيَدُورُ بِهَا كَمَا يَدُورُ الْحِمَارُ بِالرَّحَى فَيَجْتَمِعُ إِلَيْهِ أَهْلُ النَّارِ فَيَقُولُونَ يَا فُلاَنُ مَا


لَكَ أَلَمْ تَكُنْ تَأْمُرُ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَى عَنِ الْمُنْكَرِ فَيَقُولُ بَلَى قَدْ كُنْتُ آمُرُ بِالْمَعْرُوفِ وَلاَ آتِيهِ

48- Ebu Zeyd Usâme b. Zeyd b. Harise'den (r.a) Rasülüllah'ı (s.a) şöyle buyururken işittim dediği rivayet edilmiştir: "Kıyamet gününde adamın biri getirilip cehenneme atılır. Karnının bağırsaktan dışan çıkar. Sonra bu du­rumda (değirmen) merkebin (in) değirmen taşında döndüğü gibi dönüp du­rur. Cehennem halkı yanına toplanırlar da "Ey filan, bu halın nedir? Sen iyiliği emredip, kötülükten nehyetmez miydin?" derler. O "Evet iyiliği emre­derdim fakat kendim yapmazdım. Kötülükten nehyederdim de onu kendim işlerdim" cevabım verir. (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir).


عَنْ جَرِيرِ بْنِ عَبْدِ اللهِ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللهُ. مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
49- Cerir bin Abdullah'dan (r.a)rivayeten,resulullah (s.a.v) buyurduki:"Insanlara merhamet etmeyen merhamet olunmaz." diger bir rivayetde ise:Ebu Hüreyre (r.a) der ki,Rasûlüllah (s.a) "Kim merhamet etmezse merhametle muamele) olunmaz" buyurdu. (Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir)

وعن النُّعمانِ بنِ بَشيرٍ قال: سَمِعْتُ رسُولَ الله يقُولُ: إنَ الحَلاَلَ بيِّنٌ، وإنَّ الحَرَامَ بيِّنٌ،
وَبَيْنَهُما مُشْتَبِهاتٌ لاَ يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ، فَمَنِ اتَقى الشُّبهاتِ، اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وعِرْضِهِ، وَمَنْ
وَقَعَ في الشُّبهاتِ، وَقَعَ في الحَرامِ، كالرَّاعِي يَرْعى حَوْلَ الحِمَى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فيهِ، أَلاَ وإنَّ لِكُلِّ
مَلِكٍ حِمى، أَلاَ وإنَّ حِمَى الله مَحَارِمُهُ، أَلاَ وإنَّ في الجَسَدِ مُضْغَةً إذا صَلَحَت صَلَحَ الجَسَدُ كُلُّهُ،
وَإذا فَسَدَتْ فَسَدَ الجَسَدُ كُلُهُ: أَلا وَهِيَ القَلْبُ . مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
50-Nu'man b. Beşîr'in (ta) Rasûlullah'ı (s.a) şöyle buyururken işittiği rivayet edilmektedir: "Helâl be'lidir, haram bellidir. Bu ikisinin arasında çok kimselerin bilmedikleri şüpheli şeyler vardır. Kim bu şüpheli şeylerden koru­nursa, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli işi işleyenler, harama düşerler. Şüpheli işleri işleyen kişi, korunun etrafında hayvanlarını otlatan kimse gibi­dir ki, koruya girmesi pek mümkündür. Dikkat ediniz, her hükümdarın bir korusu vardır. Uyanık olunuz, Allah'ın korusu da haram kıldığı şeylerdir. Şunu da biliniz ki, bedende bir et parçası vardır, o düzgün olursa bütün vücud düz­gün olur. Eğer o bozuk olursa bütün vücud da bozuk olur. Biliniz ki, bu et parçası kalbdir".
(Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir)

وعن أَنس عن النبى قال: يَسِّرُوا وَلا تُعَسِّرُوا. وَبَشِّرُوا وَلا تُنفزوا مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
51-Enes'den (r.a) Rasülullah'in (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kolaylaştırinız,
zorlaştirmayıniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz". (Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir).

وعن ابنِ عمر رَضِىَ اللهُ عَنْهُم قال: سَمِعْتُ رَسُولَ الله يقول : مَنْ خَلَعَ يَداً مِنْ
طَاعَةٍ لَقِيَ الله يَوْمَ القِيَامَةِ وَلا حُجَّةَ لَهُ، وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ في عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً
.وفي رواية له: وَمَنْ مَاتَ وَهُوَ مُفَارِقٌ للْجَمَاعَة فَإِنَّهُ يموتُ مِيتَة جَاهِلِيَّةً . رواه مسلم

52-Ibni Ömer (r.a),dediki"Ben resulu ekremden isittim :"Kim itaatdan elini cekerse,Allahu tela
nin huzuruna elinde bir hüccet olmaksizin cikar. Kimde boynunda bir bey'at olmaksizin ölürse cahiliyye ölümü üzere ölmüstür." baska bir rivayetde de " Kim cemaati bölen bir sahis
oldugu halde ölürse,cahiliyye ölümü üzere ölür." buyurdu. ( Müslim )

وعن أبي سعيد عمرو بن حُرَيْثٍ  قال: .
كأني أنظر إلى رسولِ الله وعَلَيْهِ عِمَامَةٌ سَوْداءٌ، قَدْ أَرْخَى طَرَفَيها بَيْنَ يكَتفيْهِ
وفي رواية له: أن رسول الله خَطَبَ النَّاسَ، وَعَلَيْهِ عِمَامَة سَوْدَاءُ. رواه مسلم

53-Ebu Sâid Amr b. Hureys'den (ra) şöyle demiştir: "Rasülullah'ı (sa), siyah sarıklı ve bir ucunu omuzuna salmış bir şekilde görür gibiyim." . Müslim'in bir başka rivayetinde ise "Rasulullah (s.a) si ­
yah sangı ile hutbe îrad etti" denilmiştir (Müslim rivayet etmiştir)

وعن أبي هريرة قال : سمعت رسولَ الله يقول: لَمْ يَبْقَ مِنَ النُّبُوَّةِ إلاَّ المُبَشِّراتُ قالوا :
وَمَا المُبَشِّراتُ ؟ قال: الرُّؤْيَا الصالِحَةُ . البخاري

54- Ebu Hüreyre'den (r.a) rivayete göre şöyle demiştir: Resulullah'(s.av) Şöyle buyururken
İşittim:"Nübüvvetten yalnız mübeşşirat kalmıştır". Ashab:"Mübeşşirat nedir?
(Yâ Rasûlallah) Rasulullah (s.a):"Sahih rüyadır" buyurdu. (Buhârî rivayet etmiştir).

وعنه قال: قال رسولُ الله : مَنْ رآني في المَنَامِ فسًيَرانِي في اليَقَظَةِ أَوْ كأنَّمَا رَآني في
اليَقَظَةِ لا يَتَمَثَّلُ الشَيْطَانُ بي * مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

55- Ebu Hüreyre'den (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v):
"Beni rüyasında gören kimse, uyanıkken de beni görecektir veya sanki beni uyanıkken görmüş gibidir. Şeytan benim şeklime bürünemez" buyurdu. (Buharı ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

وعن أبي سعيد الخدْرِي أَنهُ سمعَ النبيَّ ، يقول: إذَا رَأَى أَحَدُكُمْ رُؤْيَا يُحِبُّهَا، فَإنَّمَا هِيَ مِنَ الله
تعالى، فَلْيَحْمَدِ الله عَلَيهَا، وَليُحَدِّثْ بهَا - وفي روايةٍ: فَلا يُحَدِّثْ بهَا إلاَّ مَنْ يُحِبُ - وَإذا رَأَى غَيرَ
ذلكَ مِمَّا يَكرَهُ، فإنَّمَا هِيَ منَ الشَّيْطَانِ فَلْيَسْتَعِذْ مِنْ شَرِّهَا،وَلا يَذكرْها لأَحَدٍ، فإنها لا تضُرُّهُ

56-Ebu Said el Hudri (r.a)dan rivayeten,resulu ekrem:"Sizden kim hoşuna giden güzel bir rüya görürse o Allah'tandır,sevdigi kimselere anlatsın.Ama bunun aksine kötü bir rüya görürse ondan
Allaha sığınsın ve kimseye anlatmasın zira o seytandan'dır.(Anlatmazsa kendisine bir zarar
dokunmaz). ( Muttefakun aleyh )

وعن أبي الأسْقَعِ وَاثِلَةَ بن الأَسقَعِ قال: قال رسولُ اللهِ : إنَّ مِن أَعظَمِ الفِرَى أَن يَدَّعِيَ
الرَّجُلُ إلى غَيْرِ أَبِيهِ، أَوْ يُريَ عَينهُ مَا لم تَرَ، أَوْ يَقُولَ على رسولِ الله مَا لم يقُلْ. البخاري
57-Ebu'l-Eskâ' Vasile b. Eskâ'dan

(صحيح ) وعن أنس رضي الله عنه قال ما خطبنا رسول الله صلى الله عليه وسلم إلا قال لا إيمان لمن لا أمانة له ولا دين لمن لا عهد له "
رواه أحمد والبزار والطبراني في الأوسط وابن حبان في صحيحه
74- Yine Hz.Enes (r.a)dan rivayeten,resulullah (s.a.v):" Emanete hiyanet edenin imanı yoktur,ahdine
sadık olmayanın dini yoktur."buyurdu.( Ahmed,Bezzar,Tabarani,Ibni Mace/sahihinde)

عن عائشة قالت قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أعلنوا هذا النكاح واجعلوه في المساجد واضربوا عليه بالدفوف الترمذي
75- " Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. Nikahı
gizli değil ilan ederek yapın kalabalık yerler olan mescidler gibi kalabalıklarla yapın nikah yapıldığı
belli olması için def çalın.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)

عن علي بن أبي طالب قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن الله حرم من الرضاع ما
حرم من النسب. الترمذي

76- Hz.Ali (r.a)den rivayeten,resulu ekrem(s.a.v) :“ Neseb yönünden haram olan , süt yönüylede
haram olur.“buyurdu. ( Tirmizi )

عن أبي هريرة قال نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن بيعتين في بيعة الترمذي
77-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) bir satışta iki satış
muamelesini yasaklamıştır.” (Tirmiti:buyu,1231,Nesâî, Büyü: 73)


عَنْ أبِي مُوسَى الأَشْعَرِيِّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ قَالَ : « مَنْ لَعِبَ بِالنَّرْدِ فَقَدْ عَصَى اللَّهَ وَرَسُولَهُ

78-bû Mûsâ (el-Eş'ari) ( Radtyallâhü anhyden rivayet edildiği­ne göre; Resûlullah (Sallallûhü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim zar ile oynarsa şüphesiz Allah'a ve Resulüne isyan etmiş olur.»"(Ibni Mace,Muvatta,Buhari)


حدثنا هناد حدثنا وكيع عن شعبة عن أبي عون الثقفي عن الحرث بن عمرو عن رجال من
أصحاب معاذ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بعث معاذا إلى اليمن فقال كيف تقضي فقال
أقضي بما في كتاب الله قال فإن لم يكن في كتاب الله قال فبسنة رسول الله صلى الله عليه
وسلم قال فإن لم يكن في سنة رسول الله صلى الله عليه وسلم قالأجتهد رأيي قال الحمد لله الذي وفق رسول رسول الله صلى الله عليه وسلم الترمذي
79-Muâz (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Muâz’ı, Yemen’e kadı (hâkim) olarak gönderdiğinde ona nasıl hüküm vereceksin? Buyurdu. Muâz: Allah’ın kitabındakine göre hüküm veririm Rasûlullah (s.a.v.): “Allah’ın kitabında bulamaz isen; Muâz Rasûlullah (s.a.v.)’in sünnetine göre… dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Eğer Allah Rasûlünün sünnetinde de yoksa buyurdu.” Muâz: Kendi görüşümle ictihat ederek bir hüküm bulur ve ona göre hüküm veririm dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Allah, Rasûlünün elçisini, Allah, Rasûlünün arzusuna uygun hareket etmeye muvaffak kılan Allah’a hamdolsun” buyurdular. (Ebû Dâvûd: Akdıyye: 11)Tirmizi

* عن أسامة بن زيد أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لا يرث المسلم الكافر ولا الكافر
المسلم الترمذي

80 -Usame b. Zeyd (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, kafire; kafir de Müslüman’a mirasçı olamaz.” (Dârimî, Feraiz: 29; Buhârî, Feraiz: 25)


عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم يد الله مع الجماعة الترمذي
81-İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), şöyle buyurmuştur: “Allah’ın yardımı cemaatle beraberdir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ . فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَوْلِمْ وَلَوْ بِشَاةٍ

82-Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Abdurrahman b. Avf’ın üzerinde damat olanların süründükleri sarı bir boya izi gördü ve “ne bu” diye sordu. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf: “Beş dirhem ağırlığındaki altınla, bir kadınla evlendim” dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Allah bu düğünü senin için mübarek eylesin bir koyunla bile olsa düğün ziyafeti ver” buyurdular.
(Buhârî, Nikah: 68; Müslim, Nikah: 89,Tirmizi)

عَنْ أَبِي مُوسَى أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا نِكَاحَ إِلَّا بِوَلِيٍّ أَبُو دَاوُد
83-Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Velisiz nikah asla caiz olmaz.” (Ebû Dâvûd: Nikah: 18; İbn Mâce,: 15, Tirmizi,nikah)

عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَيُّمَا امْرَأَةٍ نَكَحَتْ بِغَيْرِ إِذْنِ مَوَالِيهَا

فَنِكَاحُهَا بَاطِلٌ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ فَإِنْ دَخَلَ بِهَا فَالْمَهْرُ لَهَا بِمَا أَصَابَ مِنْهَا فَإِنْ تَشَاجَرُوا فَالسُّلْطَانُ
وَلِيُّ مَنْ لَا وَلِيَّ لَهُ أَبُو دَاوُد
84-Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hangi kadına velisinin izni olmaksızın nikah kıyılırsa onun nikahı batıldır onun nikahı batıldır onun nikahı batıldır. Şayet bu izinsiz nikahlanan kişi o kadınla beraber olursa kadın için mehir verilmesi gerekir. Bu kadının velileri işi halledemeyip ihtilafa düşerlerse, yetkili devlet adamı bu tür velisi olmayan kimselerin velisidir.” (Ebu Davud-nikah,İbn Mâce, Nikah: 15)

عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ

" لَا طَاعَةَ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ إِنَّمَا الطَّاعَةُ فِي الْمَعْرُوفِ " أَبُو دَاوُد

85-Hz.Ali (r.a) dan rivayeten,resulu ekrem (s.a.v):“ Allaha isyanda hiç bir kula itaat yoktur.
Itaat ancak maruf olan şeylerde'dir.“ buyurdu. ( Ebu Davud,)


عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا تَقُولُ جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَوُجُوهُ بُيُوتِ أَصْحَابِهِ شَارِعَةٌ
فِي الْمَسْجِدِ فَقَالَ وَجِّهُوا هَذِهِ الْبُيُوتَ عَنْ الْمَسْجِدِ ثُمَّ دَخَلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَمْ
يَصْنَعْ الْقَوْمُ شَيْئًا رَجَاءَ أَنْ تَنْزِلَ فِيهِمْ رُخْصَةٌ فَخَرَجَ إِلَيْهِمْ بَعْدُ فَقَالَ وَجِّهُوا هَذِهِ الْبُيُوتَ عَنْ
الْمَسْجِدِ فَإِنِّي لَا أُحِلُّ الْمَسْجِدَ لِحَائِضٍ وَلَا جُنُبٍ - أَبُو دَاوُد
86- Âişe (r.anhâ)'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir; Ashâb-i Kiramın evlerinin kapıları Mescide açılmış bir halde iken, Rasûlullah (s.a.) (Mescide) gelip;"Şu evlerin yönlerini (kapılarını) mescidden
çeviriniz" buyurdu ve(hucre-i saadetine) girdi.Ashab, kendileri hakkında bir ruhsat inmesini umarak
bir şey yap­madılar (evlerin kapılarını çevirmediler.) Bir müddet sonra Rasûlullah aleyhisselâm onlar (ın yanına) tekrar çıktı ve;"Şu evlerin (kapılarını) çeviriniz. Çünkü ben, mescidi hayız ve cünüp (olan)lara helâl görmüyorum" buyurdu. ( Ebu Davud,Tirmizi )

حَدَّثَنِي يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ قَالَ: سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ فَقِيلَ لَهُ : يَا
رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ نَاساً مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ يَأْتُونَنَا بِلُحْمَانٍ وَلاَ نَدْرِي هَلْ سَمَّوُا اللَّهَ عَلَيْهَا أَمْ لاَ ؟ فَقَالَ
رَسُولُ اللَّهِ : « سَمُّوا اللَّهَ عَلَيْهَا، ثُمَّ كُلُوهَا » مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ

87-Mü'minlerin anası Âişe (Radtyallâhü anhâydan; Şöyle de­miştir :Bâzı kimseler;
Yâ Resûlallah! Bir takım insanlar bize (kesilmiş) et getirirler. (Hayvan boğazlanırken) üzerine Allah'ın isminin anılıp anılmadı-ğını bilmeyiz. (Bu duruma ne buyurulur)? Dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :«Bismillah deyiniz ve (eti) yeyiniz» buyurdu.
Et getirenler yeni müslüman olmuşlardı  (yâni şer'i hükümleri pek bilmiyorlardı)." ( bak,Buhari,Nese'i,Ibni Mace,Malik vd.)

" عن بن عباس أن النبي صلى الله عليه وسلم قال" من بدل دينه فاقتلوه رواه البخاري

88- Ibni Abbas (r.a) dan rivayeten,resulu ekrem :“ Dinini terk edeni öldürün.“buyurdu. ( Buhari )

عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم العين حق ولو كان شيء سابق القدر

لسبقته العين وإذا استغسلتم فاغسلوا الترمذي

89-İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Kaderi
geçip değiştirebilecek bir şey olsaydı bu göz değmesi olabilirdi. Göz değmesi olayında gözü değen
kimseden yıkanması istenirse hemen yıkansın.” (Müslim, Selam: 27)

عن زيد بن خالد الجهني أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال ألا أخبركم بخير الشهداء الذي
يأتي بالشهادة قبل أن يسألها الترمذي
90-Zeyd b. Hâlid el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre; “Zeyd Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: Şahitlerin en hayırlısı kendisinden şâhidlik istenmeden şâhidlik yapandır.”
(Müslim Akdıyye: 9, Tirmizi;Tip,2062)

:"هذا ما حدثنا أبو هريرة عن رسول الله صلى الله عليه وسلم وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم.: "العين حق" مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ
91-Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a):
"Göz (değmesi olayı) doğrudur" buyurmuştur.
Buharî, tıb 36, libas 86; Müslim, selâm 41, 42; Tirmizî, tıb 19; Muvatta, ayn 21; Ah­med b. Hanbel, I, 274, 294, II, 222, 289, 319, 420, 439, 487, IV, 56, V, 80, 379.Sünen-i Ebu Davud

حدثني الربيع بن سبرة الجهني؛ أن أباه حدثه ؛ أنه كان مع رسول الله صلى ا لله عليه وسلم
"يا أيها الناس! إني قد كنت أذنت لكم في الاستمتاع من النساء. وإن الله قد حرم ذلك إلى يوم
* القيامة

92-Sebre  (bin Ma'bed (R.A); Şöyle demiştir:Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
Kabe'nin kapısı ile rük­nü arasında ayakta şöyle buyuruyordu:
«Ey insanlar! Ben gerçekten mut'a suretiyle evlenmek için siz­lere izin vermiştim. Bilmiş olunuz ki: Şüphesiz Allah Teâlâ bunu kı­yamet gününe kadar haram kıldı. Artık kimin yanında mut'a sure­tiyle evlendiği kadınlardan varsa derhal ona yol versin (salıversin) ve onlara mehir olarak verdiğinizden bir şeyi (geri) almayınız.»" (Tirmizi, Ibni Mace )

عن عقبة بن عامر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال " كفارة النذر كفارة اليمين."

93-Ukbe b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Adını anmadan adak
adayana yemin keffâreti gereklidir.” (Ebû Dâvûd, Eyman: 25.,Tirmizi,eyman)
عن عبد اللَّه بن عمر؛ قَالَ .

قَالَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم: ((أبغض الحلال إلى اللَّه الطلاق)). ابن ماجه/ الترمذي

94-)İbn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Helâl(ler)in
yüce Allah'a en sevimsiz olanı talaktır" ( Ebu Davud,Talak;2178.Ibni Mace,vd.)
عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ؛ أَنَّ رِسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
((لاَ تُقَامُ الحُدُودُ فِي المَسَاجِدِ)). ابن ماجه
95-(Abdullah) bin Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.v)
şöyle buyurmuştur: «Had cezaları mescidlerde infaz edilmez.»" ( Ibni Mace )

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ((الْمُسْتَشَارُ مُؤْتَمَنٌ)) الترمذي

96-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İstişare edilen kimse
güvenilen kimsedir.” (Ebû Dâvûd, Etıme: 27.Tirmizi,Edeb;2822)

أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يَقَولُ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
((إِنَّ أُمَّتِي لاَ تَجْتَمِعُ عَلَى ضَلاَلَةٍ. فَإِذَا رَأَيْتُمُ اخَتِلاَفاً، فَعَلَيْكُمْ بِالسَّوَادِ الأَعْظَمِ)) الترمذي


97-Enes bin Malik (r.a)dediki“Ben resulallahi (s.a.v);“ Benim ümmetim delalet üzere birleşmez, şayet
ihtilaflarla karşı karşıya kalırsanız,büyük karanlığa (cemaata) tabi olun.“ buyurdu.
( Tirmizi,Ibni Mace)

وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم دعوة المظلوم
مستجابة وإن كان فاجرا ففجوره على نفسه رواه أحمد
98- Ebu Huryre (r.a)dan rivayeten,resulullah (s.a.v);“Mazlumun duası makbuldur(mustecab'dir)
velevki facir(günahkarda olsa,zira onun fucru(günahı)kendi nefsine ait'dir.“(yani hesabını o
Allahu tealaya verecek) ( Bak,Buhari,Ahmed bin Hanbel,Tirmizi)

وعن محمود بن لبيد أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال
" إن أخوف ما أخاف عليكم الشرك الأصغر قالوا وما الشرك الأصغر يا رسول الله قال الرياء"
(صحيح) رواه أحمد بإسنادجيد

99-Mahmud bin Lebiyd(Lübeyd)den rivayeten resulu ekrem (s.a.v):“ Sizin hakkınızda en çok
korktuğum şey küçük şirk'dir“ buyurdu,sahabe“küçük şirk nedir ya resulallah?“diye sordu,resulu
ekrem(s.a.v) cevaben: “ Riya'dır.“buyurdu. ( Sahih,Ahmed bin Hanbel )
عن أبي بكر الصديق قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ملعون من ضار مؤمنا أو مكر به
100-Ebu Bekir es-Sıddık(r.a)dan rivayeten,resulullah(s.a.v):“Mümine zarar veren veya aldatan mel'un
dur.“ buyurdu. (Tirmizi )

عن عبد الله بن مسعود قال: لعن رسول الله صلى الله عليه وسلم المحل والمحلل له*الترمذي
101- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), hulle nikahıyla evlenen kocaya ve kendisi için hulle yapılan kocaya lanet etmiştir.”
(Nesâî, Talak: 13; Ebû Dâvûd, Nikah: 15)

** ;Hâris ve Ali (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Rasûlullah (s.a.v.), hulle yapana da
yaptırana da lanet etmiştir.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 15; İbn Mâce, Nikah: 33)Tirmizi

: عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ

" لعن الله من ذبح لغير الله " البخاري -ومسلم- أحمد
 102- Hz.Ali ibni ebi Talib(r.a)dediki,Allah resulu (s.a.v):
„Allah'tan başkası için hayvan kesene Allah lanet etsin.“buyurdu. (Müslim,Buhari,Ahmet bin Hanbel)


عن أم سلمة قالت

قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ; "إن الله لم يجعل شفاءكم فيما حرم عليكم" الترمذي

103-Ümmü Seleme (r.anh)dan rivayeten,resulu ekrem (s.a.v)buyurduki;“Allahu teala haram kıl-
dığı şeylerde sizlere şifa kılmadı.“ ( Tirmizi )

عن بن عباس رضى الله تعالى عنهما أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال البينة على
المدعي واليمين على من أنكر وذكر الحديث -الترمذي-
104- Ibni abbas (r.a)dan rivayeten,resulu ekrem (s.a.v);“Beyyine (delil)iddia sahibine,yemin etmek
inkar edene düşer.“buyurdu. ( Tirmizi ve digerleri )Mutevatir.
** Amr b. Şuayb (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v.), bir hutbesinde şöyle demiştir: “İspat edip delil getirmek davacıya yemin etmekte davalıya
gerekir.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 23; İbn Mâce, Ahkâm: 7) Tirmizi

عن أسماء بنت يزيد رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ
الْكَذِبُ كُلُّهُ عَلى ابْنِ آدَمَ حَرَامٌ اَِّ في ثَثِ خِصَالٍ: رَجُلٌ كَذَبَ عَلى امْرَأتِهِ لِيُرْضِيَهَا. وَرَجُلٌ
كَذَبَ فِي الْحَرْبِ، فَإنَّ الْحَربَ خَدْعَةٌ، وَرَجُلٌ كَذَبَ بَيْنَ مُسْلِمَيْنِ لِيُصْلِحَ بَيْنَهُمَا. الترمذي

105-Esma binti Yezîd (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yalan söylemek üç yerde caizdir; Bir kimse hanımını memnun etmek için yalan konuşabilir, Savaşta İslam ordusunun güç ve kuvvetini büyük göstermek konusunda yalan söylenebilir, İnsanların arasını bulmakta da yalan söylenebilir.” Mahmûd b. Gaylân kendi rivâyetinde: “Yalan üç yerde elverişlidir” demektedir. (Müslim, Birr ve Sıla: 27; Ebû Dâvûd, Edeb: 79)
عن أبي هُرَيْرَة؛ قَالَ: قَالَ رَسُولَ اللَّهِ: ((ثلاث جدهن جد، وهزلهن جد:النكاح والطلاق والرجعة)

106-Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Üç şey vardır ki ciddisi de ciddi şakası da ciddidir; Nikah, Talak ve Ricat (kocanın karısına dönmesi)” (Ebû Dâvûd, Talak: 9; İbn Mâce, Talak: 13)
عن عائشة؛
أن رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ ((رفع القلم عن ثلاثة: عن النائم حتى يستيقظ.
وعن الصغير حتى يكبر. وعن المجنون حتى يعقل، أو يفيق.)) ابن ماجه

107-Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kalem üç kişiden kaldırılmıştır; uyanıncaya kadar uyuyan kimseden, akıl baliğ oluncaya kadar çocuktan, aklî dengesi yerine gelinceye kadar deli ve benzeri kişilerden.” (İbn Mâce, Talak-Tirmizi )

عَنْ تَمِيمٍ الدَّارِيِّ رَضِىَ اللهُ عَنْهُ أَنَّ النَّبِيَّ قَالَ; الدِّينُ النَّصِيحَةُ قُلْنَا لِمَنْ قَالَ لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ
* وَلاَِئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ

108- Ebu Rukayye Temîm b. Evs ed-Dârî'den (r.a) Nebî'nin (s.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
Hz. Peygamber: "Din nasihattır" buyurdu. Biz "Kime?" dedik. Rasûlüllah (s.a) "Allah'a, O'nun
Kitabı'na, O'nun Resuluna, müslümanların önderlerine ve bütün müslümanlara karşı" buyurdu.
(Müslim,Tirmizi,Ahmed)









وما توفيقي الا با الله عليه توكلت وهو رب العرش العظيم

م٠هارون ابوانصار العينتابي
M.Harun ebu Ensar el Ayıntabi
1421.hic/ 2000.mil / Almanya